Sıla ne güzel anlaşmış;"Niye gidemiyorum biliyor musun?Çünkü emek verdiysen zor."
✿
Arkasını döneceği sırada belinden tutup kendime daha çok çektim. Bu hareketimle birbirimize çok
yakındık , nefesi suratıma çarpıyordu ve ben de onun giydiği kıyafetleri düşününce deliriyordum. Birbirimize öylece bakarken kendime engel olamayıp yapmamam gereken bir şey yaptım ve Ecrin' in dudaklarına yapıştım. Sonra hatamın farkına varıp kendimi geri çektim. Bir süre öylece suratıma baktı ve arkasını döndü." İyi geceler Boran."
"İyi geceler Küçüğüm."
Yazar'dan
Ecrin kalp hızını eski haline getirebilmek için büyük bir çaba sarf ediyordu. Boran onu bir anda öpmüş ve bu da onda şok etkisi yaratmıştı. Kalbi deli gibi atıyordu. Boran duymasın diye içinden dualar ediyordu. Arkasını dönüp iyi geceler dedi ve gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Boran gelip beline sarılınca Ecrin'in düzelmeye başlayan kalp atışları tekrar dört nala koşan at gibiymişcesine atmaya başlıyordu.
ECRİN
Sabah uyandığımda aklıma gelen ilk şey dün akşam yaşadıklarımızdı. Olanları düşününce kalbim yine başlamıştı hızlanmaya. Yavaşça yataktan kalkıp lavaboya gidip bazı işlerimi hallettim. Reglim bugün bitiyordu ve bunun bilinciyle bir rahatlama sardı bedenimi. Reglken kendimi çok kasıyordum. Acaba arkama geçer mi? Uyurken yatağa geçer mi falan diye kuruntu yapıp duruyordum.
İşlerimi bitirip odaya geri döndüm. Gözüm duvar saatine takıldı. Saat daha 05:46 ve ben ayaktayım. Cidden çok şaşırılacak bir durumdu bu. Hiç uykum olmadığı için aşağı indim. Bari kahvaltı hazırlayayım diye düşünüp kendimi mutfağa attım. Bir yandan şarkı söyleyip bir yandan da yenilecek bir şeyler hazırlıyordum. Dolaptaki kahvaltılıkları masaya koyunca zaten masanın çoğu doluyordu. Ee tabi her şeyden 3'er 5'er tane olunca normal.
Son olarak onlara çay, kendime de nescafe yaptım. Çay içmeyi sevmiyordum.
Ben hazırladığım şahesere bakarken içeri Yasemin ve Boran girdi.
"Kızım efso olmuş bu kahvaltı, döktürmüşsün."
"Ehehe her zamanki halim." Deyip Yasemin'e kocaman sırıttım. Evet biliyorım çok mütevaziyim.
Boran hiçbir şey demeden masaya oturdu.
Tam yemeğe başlayacağı sırada bir anda bana döndü ve "Eline sağlık." Dedi. Ah ne kibar erkek.
Birlikte masaya oturup güzelce kahvaltımızı yaptık. Artık şirkete gitmekten sıkılmıştım. Bu yüzden okul konusunu açmayı düşünüyordum ki Tam ağzımı açacağım sırada Boran konuşmaya başladı."Okul işini düşündüm. Yarın sahibi olduğum bir koleje başlayacaksın." Duyduklarımla ne yapsam bilemedim. Artık başka insanlar görebilecek ve en önemlisi de okuluma devam edebilecektim. Kalkıp Boran'ın boynuna sarıldım. Bir an kasılsada sonradan o da iri kollarını belime sardı.
Ondan ayrılıp yerime oturdum ve konuşmaya başladım."Çok teşekkür ederim. Yani ben kabul edeceğini pek inanmıyordum ama beni gerçekten şaşırttın."
"Şunu söylemeyi unuttum. Bir erkekle dahi konuşmayacaksın. Zaten okul benim,içerde birsürü adamım olacak ve her gün onlardan rapor alacağım. Yani istersen konuş ama sonra olacaklardan sorumlu olmam baştan söyliyeyim."
Olocoklordon soromlo olmam boşton soyloyom. Lea havle ya bu adam iyice uçtu arkadaş. Ne olurdu yani eski okuluma devam etsem. Neyse neyse bu da iyi. Sonuçta izin verdi, önemli olan bu değil mi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cani!
ChickLitKorkudan ağlayan kızıma baktım. Gözünden akan her damla yaş kızgın birer lav gibi kalbime düşüyordu. "Ağlama." "Git burdan." Bağırışı boğazını acıtmış olacakki yüzünü buruşturdu. "Burdan giderim ama senden gidemem küçük." "Seni asla sevmeyeceğim...