İyi okumalar....
BORAN
Kollarımdan ayrılıp gitti. Arkasından onu izlerken aklıma dedikleri cümleler yankılanıyordu.'Aslında çok da kötü biri değilsin biliyor musun? Yani suçu olmayan kimseye zarar vermiyorsun. Küçük de olsa suçları oluyor. Tabiki cezaları ölüm olmak zorunda değil ama belki böyle bana bakanları öldürmeyi bıraktığın zaman seni sevebilirim.'
Madem o beni sevmeye çalışacak ben de bir adım atacağım. Telefonumu çıkartıp en iyi adamım olan Kerem'i aradım.
"Efendim Abi."
"Koçum, Ecrin'in bir kız arkadaşı vardı. Onu bulup bize getir." Cevap beklemeden telefonu kapattım.
ECRİN
Sevinçten küçük dilimi yutabilirdim. Bu sarılmayı özleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Benden ayrılıp gülümseyerek suratıma bakmaya devam etti. Boran kalkınca onu yanıma oturtup soru yağmuruna tutmaya başladım.
"Kızım sen buraya nasıl geldin?"
"Bir tane ÖKÜZ okul çıkışı beni arabasına atıp buraya getirdi ve seni görünce her şeyi unuttum."
"Na-nasıl yani? " deyip Boran'a baktım.
"Sonra." Dedi ve salondan çıktı. Tekrar sıkıca Nihal'e sarıldım. Zayıflamıştı ve suratı soluk görünüyordu. "Çok özlemişim. Senden hiç haber alamadık. Atınç delirdi , hiçbirimiz eskisi gibi değiliz." Dedi üzgünce. Başımdan geçenleri bir bir Nihal'e anlattım. Şaşkınlıkla beni dinledi.
"Vay be film gibi. Sen iyisin ama değil mi? Yani sana birşey yapmadı?"
"Hayır yapmadı , iyiyim. Sadece sizi çok özledim. Atınçla Efe nasıl?"
"Nasıl olsunlar seni arayıp duruyorlar."
"Evet buraya da geldiler ama Boran onları def etti. Kapıdalardı ve onlarla konuşamadım. Cidden çok koydu."
"Baya uğraşıyorlar hala bırakmadılar peşini."
"Söyle onlara uğraşmasınlar. Bak ben Boran'a da söyledim belki okula devam edebilirim. Hem bulsalar bile Boran'ın karşısında duramazlar. O çok güçlü. O bir mafya." Son söylediklerimi kısık sesle söylerken Nihal'in gözleri büyüdü.
"Sen ciddi misin? Hani şu adam öldürenlerden."
"Aynen öyle." Dedim üzgünce.
"Neyse boşver bunları. Bak ev ne kadar güzel değil mi? Gel bahçeye çıkalım." Konuyu anında değiştirip Nihal'i bahçeye çıkarttım. Ağaçların altındaki yastıklara oturup sohbet etmeye başladık. Gerçekten onu çok özlemiştim.
Bol kahkahalı geçen zamanın ardınan hava kararmış saat epey geç olmuştu. Bu sırada hiç görmediğim Boran bahçe kapısında göründü. Yanımıza gelip artık Nihal'in gitmesi gerektiğini, onun Aras'ın bırakacağını ve bu olanlardan kimseye bahsetmemesi gerektiğini nazik (!) Bir şekilde belirtti. Nihal'in söyleyeceğini pek sanmıyordum çünkü Boran'dan tırstığını anlamıştım. Haklıydı tabi bende ilk başta çok tırsıyordum. Nihal'e sıkıca sarılıp hiç ayrılmak istemesemde yolcu ettim. Bugün epey yorulmuştum ve Yasemin'i de hiç görmemiştim.
Yatak odasına çıkıp kendimi yatağa atmak istiyordum. Hızla odaya çıktığımda Boran'ın bugünkü kıyafetleriyle yatakta uzandığını gördüm. Ama ben yatacaktım orda yayıla yayıla. Pufff. Aklıma gelen soruyla hızla yanına gidip yatağın bir köşesine oturdum.
"Nihal'i neden getirdin? Yani öyle bir şey yapacağını hiç tahmin etmezdim."
"Sen bana bir şans verdin ve ben de o şansı değerlendirmeye çalışıyorum. Şimdi müsadenle uyuyacağım." Böyle düşümesi gerçekten çok hoşuma gitmişti. Acaba tekrar gelebilir miydi? Bu kıyafetlerle mi uyuyacaktı? Yasemin neredeydi? Hem okul konusunu düşünmüş müydü? Aklımda dönüp dolaşan sorulara bir yanıt bulmam gerekiyordu yoksa rahat edemeyecektim. Ama önce lavaboya gitmem gerekiyordu. Sonuçta özel günümdeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cani!
ChickLitKorkudan ağlayan kızıma baktım. Gözünden akan her damla yaş kızgın birer lav gibi kalbime düşüyordu. "Ağlama." "Git burdan." Bağırışı boğazını acıtmış olacakki yüzünü buruşturdu. "Burdan giderim ama senden gidemem küçük." "Seni asla sevmeyeceğim...