Sevgi göstermek için hep son anları bekliyoruz. Hastane koridorlarını, veda vaktini... ama ölümün vedası yok. Düşünsene birine söylediğin kırıcı söz ona söylediğin son şey olabilir..
Süpriz vardı da ben mi göremiyordum? Boran'a bir şeyler sormak ister gibi bakınca keskin bir bakış atıp elimden tuttu ve AVM nin içine girdik. En üst kata çıktığımızda ben hala süprizin ne olduğunu merak ediyordum. Sinema salonuna doğru ilerlediğimizde artık ne olduğunu anlamıştım. Boran beni sinemaga getirmişti! Birlikte içeri girdiğimizde içerisinin bomboş olduğunu fark ettim. Tabi adamda para boldu. Salonun kenarında bir soğutucyla popcorn arabası gördüm. Hadi canım! Bu kadar düşünmüş olamazdı değil mi? Film izlerken patlamış mısırla birlikte dondurmaya yemeye bayılırdım. Gözlerimden kalpler çıktığına emin olduğum bir bakış attım Boran'a. O sert kalbinin altında düşünceli birisi yatıyordu. Gidip sıkıca ona sarıldım. Hiç vakit kaybetmeden kollarını velime sarıp beni daha çok kendine çektiğinde artık bir şeyden emindim. Ben Boran'ı seviyordum.
Bugün her şey o kadar güzeldi ki... Sinemada oldukça komik bir film izlemiş dondurma ve popcornun dibine vurmuştum. Şimdi de arabanın camına vuran yağmur damlalarının sesiyle huzur bularak altımızda kayan yolu izliyordum. Yağmur sesini oldum olası sevmiştim. İnsanı huzur bulmaya teşvik ediyodu sanki. Gözlerimi kapatmış yağmur sesini daha çok hissetmeye çalışırken acı bir fren sesi duymam ve kafama çarpan cisimle kendimi kaybetmem bir oldu.
Boran
Sinemadan oldukça mutlu çıkmıştık. Her şey çok güzeldi. O filmi kahkalarla izlerken ben de onun kahkahalarına gülüyordum. Onun sayesinde böyle olmamış mıydım? Onun sayesinde değil miydi bu mutlu hallerim? Arabada giderken hala sinemada olanları düşünüyordum. Birden önümüzdeki tırın devrilmesi ve kopan parçaların bize doğru savrulmasıyla arabanın kontrolünü kaybettim. Durmaya çalışıyordum ama yağmur nedeniyle yollar oldukça kaygandı. Lastiklerden çıkan acı ses ve önümüzdeki tıra doğru yaklaşmamızdan başka bir şey hatırlamıyordum.
Ecrin
Başıma giren müthiş ağrıyla yüzümü buruşturdum. Her yanım acıyordu. Sanki birileri her santimetreme binlerce iğne batırıyordu , bu dayanılmazdı.
Gözlerimi açmaya çalışsam da bir işe yaramıyordu. Sanki göz kapaklarım ağırlaşmıştı ve benim onları kaldırmaya gücüm yoktu. Duyduğum siren sesleri etrafımızda olan şeyleri bir nebze olsun açıklıyordu. Kaza yapmıştık. Boran. Boran nasıldı?
O açılmayan göz kapaklarım birden hareketlendi ve gözlerim fal taşı gibi açıldı. Kafamı zorlukla kaldırdığımda arabada değil yolun üzerinde sırt üstü yattığımı fark ettim. Zorlukla kendimi kaldırmaya çalıştım ama olmuyordu , acılarım buna müsade etmiyordu. Bir kez daha ve bir kez daha... Denemelerim hiçbir işe yaramaz hale gelmişti ama ben de inat etmiştim. Boran'ı görmeden rahat edemezdim. Son denememde zorlukla ayağa kalkmayı başardım. Ayağa kalkmamla başımın dönmesi bir oldu. Sanki başım değil dünya dönüyordu. Hiçbir yeri doğru düzgün göremiyordum. Her adımımda acılarım ikiye katlanıyordu. Her acıda daha çok inliyordum. Nereye gittiğimi de biliyor değildim. Etrafı seçmeye çalışırken ilerde bekleyen ambulansı onun hemen önünde yere serilmiş koca tırı ve kenara savrulmuş ters dönmüş, tekerleri hala dönen enkazı gördüm. Kalbim sıkışıyordu. Bu, bu görüntü berbattı. Ambulans tır yüzünden bu tarafa geçemiyordu, yol tek şeritti. Boran'ın içinde olduğu araba mahvolmuştu. Onun içinde ne kadar sağlıklı olabilirdi. Kalbim buna dayanamıyordu. Yüzüme vuran damlalara ilk defa lanet ettim. İlk defa nefret ettim onlardan.
Nefes alamıyordum, zorla aldığım nefesler ciğerlerimi yakıyordu. Sendeleye sendeleye arabaya yaklaştım. Yaklaştıkça kalbimdeki ağrı daha çok artıyordu. Sanki Boran'a değilde sonuma yaklaşıyor gibiydim. Camları kırılmış, her tarafı ezilmiş arabadan geriye ne kadar sağlam bir Boran kalabilirdi? Gözyaşlarımın akmasına alışmış yanaklarım artık bunu tuhaf karşılamıyordu. Ben ilerliyordum ama mesafe azalmıyordu sanki. Ben yaklaştıkca onlar uzaklaşıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cani!
Chick-LitKorkudan ağlayan kızıma baktım. Gözünden akan her damla yaş kızgın birer lav gibi kalbime düşüyordu. "Ağlama." "Git burdan." Bağırışı boğazını acıtmış olacakki yüzünü buruşturdu. "Burdan giderim ama senden gidemem küçük." "Seni asla sevmeyeceğim...