27.BÖLÜM

8.9K 403 88
                                    

'Çiçeklerin bir tabutun üzerinde ne anlamı olabilir ki?'

Sırıtarak yoğun bakımdan çıkarken mutluydum. Engeli ortadan kaldırmıştım. Güvenlik kameralarını da çoktan imha ettiğimden gayet rahattım. Topuklu ayakkabılarımın tok sesiyle güçlü adımlar atarak koridorda yürürken anons sesiyle daha çok sırıttım. Çok mutluydum. Küçük orospu uzun bir yolculuğa çıkıyordu. Bir süre sonra yanımdan koşarak gelip geçen Boran'ın annesi , babası, Aras , değerli kardeşi Yasemin ve küçük orospunun arkadaşı olan orospuyu gördüğümde tamamen  rahatladım. Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Onların beni tanıması imkansızdı. Çok değişmiştim. Çok...

  Tekrardan geliyorum Boran. Senin için. Bizim için.

Aras

Kalbim ağzımızda atarken yoğun bakımın kapısına vardık. İçeriye birkaç hemşire koştura koştura girdi. Yine ne oluyor diye düşünüyordum. Artık mutlu olmak  haramdı bize sanırım. Hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Tam her şey düzeliyor derken tekrar bozuluyordu.  Doktor yoğun bakımdan çıktı. Bu sahneden gına gelmişti artık. Şu doktorun ciddi suratını dağıtmak istiyordum.

Hızlıca yanımızdan geçeceği sırada kolundan tuttum.

"Bir şey söylemeden nereye Doktor?"

"Aras Bey hastane polisine haber vermem gerekiyor. Biri ilacın dozuyla oynamış." Dedi ve hızlıca yanımızdan uzaklaştı. Ne diyordu bu siktiğimin doktoru? Buna kim cesaret edebilirdi? Bunu Yasemin'den başka kimse duymamıştı.

"Bunu Ecrin bilmiyecek. Boran iyileşince bir şekilde halledeceğiz" Dedim tıslayarak. Ölüm fermanlarını yazıyorlardı da haberleri yoktu.

"Kim , neden böyle bir şey yapar Aras?" Dedi Yasemin fısıltıyla. Yasemin' e gözlerimi devirdim.

"Kızım kafayı mı yedin? Bilmiyor musun Boran'ın düşmanlarını? O piçlerden biridir. Başka kim olacak?" Dedim sinirle. Ne zaman sıktığımı fark etmediğim yumruklarımı serbest bıraktım. Boran bunu öğrenince kıyamet kopacaktı.

Polisler gelip inceleme yaparken ben de bahçeye indim, hava almaya ihtiyacım vardı. Hava çoktan kararmıştı. Gecemiz gündüzümüz birbirine girmişti. Ne zaman aydınlık ne zaman karanlık oluyor fark edemiyorduk hiçbirimiz. Kenara geçip sırtımı duvara yasladım. Cebimden sigaramı çıkartıp çakmağımla yaktım. Soğuk genzimi yakarken sigaranın içime doğru süzülmesine izin verdim. Kafamı toplamaya ihtiyacım vardı ama bu boktan kaza yüzünden herkesin hayatı burnundan geliyordu. Neyi düşüneceğimi de bilemiyordum. Bunu Ecrin'e kim yaptıysa ölümü en acılı yoldan olmalıydı.
  
Kapıdan koşarak çıkıp etrafına hızlıca  göz atan Yasemin beni görünce durdu ve seri adımlarla yanıma geldi. Bir süre öylece suratıma bakınca sırtımı duvardan çekip doğruldum. Ne oldu dercesine tek kaşımı kaldırıp gözlerine bakarken birden güldü ve "Abim uyandı." Diye cırlayıp boynuma atladı. Beynim bir an dediklerini idrak edemese de sonradan anladığım gibi Yasemin'in  beline kollarımı dolayıp kaldırdım.

"Çok mutluyum Aras. Abim uyandı. Abim uyandı." Dedi sevinçle. Kollarımı belinden çekip  ayrıldım.

"Hadi yukarı çıkalım bir an önce."

Hızlıca yukarı çıkıp odanın önüne geldik.

"İçeri girebilir miyiz ki Aras?" Dedi Senem Yengem umutla. Bu umut ışının sönmesini istemezdim.

Ellerinden tuttum ve yaşlı gözlerine bakıp konuştum.

"Halledeceğim Yengem." Dedim ve doktorun odasına doğru ilerledim. İçeri girdiğimde masasında oturmuş tek elinde kahvesi tek elinde kağıtlarıyla çalışmasının yoğun olduğu belli olan doktoru gördüm. Kafasını kağıtlarından kaldırınca ellerindekileri masaya bırakıp ayağa kalktı.

Cani!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin