Çok hızlı nefes alıyordum. Boğazım yanıyordu. Bu zamana kadar sürekli hayvan kanıyla beslenmiştim, insan kanının sadece bir kez tadına bakmıştım. O küçücük tat bile beni delirtirken buna nasıl katlanacağımı bilmiyordum. Biraz daha orada kalsaydım kendimi tutamayacağım da aşikardı. Ormanda adamın bana verdiği kuralları anımsadım, "Altıncı Kural; Bulunduğun ortamda insan kanına hemen susarsan oradan ayrıl ve beni bul."
Beni bul...
Beni bul...
Beni bul...
Seni mi bulayım? Nasıl yani? Seni nasıl bulacaktım ki? Daha adını bile bilmiyordum. Aslında onunla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Düşünmeye başladım, bu arada hala Eric'in kanı aklımdaydı. Aklımdan öyle saçma yöntemler geçiyordu ki... Bunlardan bazıları;
"Hey! İsmini bilmediğim adam, neredesin?!"
"Adamı Bul!"
"Bul Onu!"
"Hadi çık ortaya..." Saatler geçmişti. Yere oturdum. Saatlerdir bağırıyordum ve hiçbir şey olmuyordu. Görünürde adam falan yoktu. Sırtımı ağaca yaslayarak gözlerimi kapattım. Adamın yüzünü hayalimde canlandırmaya başladım. Siyah saçlarını, koyu renk gözlerini, keskin yüz hatlarını... Bir an için içimden bir ürperdi geçip gitti ve irkilerek gözlerimi açtım. Adamı karşımda görmeyi elbette beklemiyordum.
"Ne? Ama, nasıl?" Adam yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirerek bana baktı ve:
"Sana 'beni bul' derken işte bundan bahsediyordum, bu senin yeteneklerinden biri." Dediğinde şaşkına dönmüştüm. Ağzımdan çıkarabildiklerimle ona;
"Yetenek mi?" diyebildim. Hala tebessüm ederken konuştu.
"Evet, yeteneklerin var, fakat bu yetenekler her vampirde yok sadece se-" Duraksadı.
"Se, ne ?" yüzündeki tebessümü kaldırarak bana:
"Önemli bir şey değil, dinle Mia, artık bir vampirsin buna alışman gerek. Zor olacağının farkındayım ama senin dünyan bu. Böyle olması gerekiyordu. Her şeyi zamanla anlayacaksın. Şimdilik tek yapman gereken kendine hakim olmak. Bunu yaparken bende yanına olacağım." Sinirlerim o kadar bozulmuştu ki, gözlerim dolarken ellerimi sinirle saçlarımdan geçirdim.
"İyi de nasıl yapacağım, bir anda bütün hayatım değişiyor. Bir hastane odasına vampir olarak gözlerimi açıyorum ve hiç tanımadığım bir adam bana bir ton şey anlatıyor. Bir bok anlamıyorum." Bana yaklaşarak koyu renk gözlerini gözlerime sabitledi. İki elini omuzuma yerleştirerek ona odaklanmamı sağladı. Gözleri o kadar güzeldi ki insanı içine çekiyordu. Birkaç saniye içinde gözlerinin rengi değişirken kanım donmuştu. O koyu kahverengi gözleri şahit olunabilir bir şekilde kırmızıya dönüşürken parlaklığının göz alıcı olduğunu inkâr edemezdim. O... Çok güzeldi.
"Sen busun. Bir vampirsin." Gözleri tekrar eski haline dönerken benim cevap vermemi beklemeden hızlı koştu ve gözden kayboldu. Oman da tek başıma kalırken yere oturdum ve bunları düşünmeyi bir kenara atarak gözlerimi kapattım. Biraz uyumak istiyordum.
Olanların ağırlığıyla yorgun düşmüş olan göz kapaklarım direnmeyerek kapandı. Yine karanlığın ortasına hapsolurken uyandığımda yine koca bir hiçliğini beni beklediğini biliyordum...
--
Bölüm hakkında ki görüşleriniz?
Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli.
Bana ulaşmak isteyenler için;
İnstagram; Thmerff
Twitter; Mervebstncc
Sizi seviyorum. ♥
![](https://img.wattpad.com/cover/24362881-288-k391188.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liseli Vampir
VampireAilesinin ölümünden sonra tek bir ısırıkla hayatı değişen Mia'nın bundan sonra hayatını nasıl şekillendireceğine dair hiç bir fikri yoktu. Onu bekleyen türlü zorluklar vardı önünde. O ısırık onun hayatının dönüm noktasıydı. Aynı zamanda geçmişinden...