Odamın penceresinden yatağıma doğru yansıyan güneş ışınını vücudumda hissettiğim an yataktan hızla kalktım ve gölge olan bir yere geçtim. Işığın acısıyla kızaran omuzuma baktığımda birkaç saniye içinde geçtiğini görmek içimi rahatlattı. Yansıyan ışığa dikkat ederek hemen dolabıma yöneldim, karışımı aldım ve bir yudum içtim. Korka korka elimi ışığa uzattım ve yanmadığımı anlayınca derin bir oh çektim.Yatarken perdeleri kapatsam iyi olacaktı.
Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Aynada birkaç saniye kendime baktım. Görünüşüme. Soluk beyaz tenime, morlaşmış gözaltlarıma, gözlerime... Çok şey değişmişti. Ben değişmiştim. Artık bir vampirdim. İnanması çok güç olsa da, hızlıydım, güçlüydüm, ölümsüzdüm. Ve kan ile besleniyordum.
Bu duruma alışmış oluşumaysa inanamıyordum.
Bu düşünceleri kafamdan atarak banyodan dışarı çıktım ve telefonumdan saate baktım. Okula gitmeme bir saat vardı. Birkaç parça kıyafet aldım ve hazırlanıp komodinden telefonumu aldım. Evden çıkmak için aşağı indim. Kapıya doğru giderken bir anda masanın üstündeki kâğıda gözüm ilişti. Kâğıdı elime alarak okumaya başladım.
"Mia, birkaç gün evde olamayacağım canım. Acilen şehir dışına çıkmam gerekti. Umarım bensiz idare edebilirsin. Emily."
Nasıl yani? Ev tamamen bana mı kalmıştı?
Pekâlâ.
Hemen evden çıktım. Dersimin başlamasına yarım saat kalmıştı. Hemen gitmek istemiyordum. Çantamdan kulaklığımı çıkartıp telefonuma taktım. Ve çalma listesinden bir şarkı seçip dinlemeye başladım. Aynı zamanda da ailemi düşünüyordum. Yani 'Vampir Avcısı' ailemi. Bana bunu nasıl söylemezlerdi anlamıyordum. Ama bir yandan da onlara hak veriyordum, bu hemen söylenecek bir şey değildi. Hatta bunun söylenebilecek bir şey olduğunu bile düşünmüyordum. Sonra aklıma ailemi öldüren o vampir geldi. Onları canice öldüren vampir. İntikam duygusunun bedenimi ele geçirmesine izin verdim. Hangi şartlarda olursa olsun o vampiri bulacaktım.
"Hey!"
Arkamdan gelen sesle düşüncelerimden ayrıldım ve sesin geldiği yöne döndüm. Düşünceli ve bir o kadarda endişeli bir ses tonuyla:
"Ha? Ne?" dedim. Kulaklığımı çıkartmıştım aynı anda.
Bu sesin sahibi Eric'ten başkası değildi.
"Sevgilim, korkma benim."
"Eric. Beni nasıl buldun..." diyecekken beni susturdu ve bana sıkıca sarılıp konştu.
"İyi misin?"
O gün yaşadıklarımız aklıma gelince vücudumu hüzünle karışık bir mutluluk kapladı.
"Sanırım."
Gözlerimin içine bakarak bana yaklaştı.
"İyi olacaksın. Buna inanıyorum. Yanında ben varım. Ve hep burada olacağım, söz veriyorum." Dedi Bunları duymak bana yalnız olmadığımı gösteriyordu. Yalnız değildim, Eric benimleydi. Her ne kadar yaşadıklarımı henüz bilmese de bu dağınık saçlı çocuk, yanımdaydı işte. Konuşurken gözleri dudaklarıma kaymıştı. Eski benin asla yapmayacağı bir şey yaptım ve ona yaklaşıp dudağına hafif bir buse kondurdum. O küçücük öpücükle birlikte Eric'in kalp atışlarının hızlandığını duyabiliyordum. Bunu beklemediğini şaşırmasından anlamıştım. Açıkçası bende şaşırmıştım kendime.
"Bunu neden yaptın?" Mutlu olduğu her halinden belliydi. Onu mutlu etmek hoşuma gitmişti.
"Çünkü Seni Seviyorum."
--
Bölüm hakkında ki görüşleriniz?
Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli.
Bana ulaşmak isteyenler için;
İnstagram; Thmerff
Twitter; Mervebstncc
Sizi seviyorum. ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liseli Vampir
VampirosAilesinin ölümünden sonra tek bir ısırıkla hayatı değişen Mia'nın bundan sonra hayatını nasıl şekillendireceğine dair hiç bir fikri yoktu. Onu bekleyen türlü zorluklar vardı önünde. O ısırık onun hayatının dönüm noktasıydı. Aynı zamanda geçmişinden...