Bölüm -5- Liseli Vampir

4K 189 5
                                        


Bu yıl lise üçüncü sınıftım. Teyzem beni Woodlands Lisesine yazdırmıştı. Artık bu duruma alışmaya çalışıyordum, yani vampir olma durumuna. Birkaç gündür düşünüyorum. Banyoda olanlardan sonra bütün gece araştırmalar yapmış ve sonunda bir vampir olduğuma kanaat getirmiştim. Fakat anlamıyordum. Neden ben? Neden bir başkası değil de ben? Derin bir nefes aldım. Bu sorunun cevabını sanırım öğrenemeyecektim. Kendimden ve beni ısıran adamdan başka vampir tanımıyordum. Kendimi buna alıştırmam elbette zor olacaktı. Kendimi bunun bir hayvan saldırısı olduğuna ikna etmeye bile çalışmıştım fakat yaşananlar, onca acı tamamen gerçekti.

Vampir olduğumu anladığımdan beri sivri dişli adamı sadece aynada görmüştüm. Ya da bilinçaltımın bana bir oyunuydu bu. Bunun bir oyun olduğuna ikna olsam iyi olurdu.

Okula gitmek için hazırlandım ve evden çıktım. Okuduğum şeylerde güneşe karşı hassas olduğumuzda yazıyordu fakat ben henüz böyle bir belirti hissetmemiştim. Yanarak ölmek tabii ki isteyeceğim bir şey değildi. Geldiğimden beri hava kötü olduğu için vampirizme karşı bir sıfır öndeydim. Bu bir yarış gibiydi. Kendimle girdiğim bir yarış. Okuduğum yazılarda farklı tür vampirlerden bahsediliyordu. Kimileri kazıkla öldürülebiliyor, kimileri güneşte yanıyor, kimileri ise yanmıyordu. Bazılarının dönüşümü ise uzun süreli oluyordu. İnsan kanı içmeden henüz tam bir dönüşüm sağlanmadığını da okumuştum. İnsan kanı elbette içemezdim. Bunun düşüncesi normal zamanda midemi bulandırmaya yeterdi fakat vampirlik meselesi işin içine girince durum elbette değişiyordu. Bir insan yanıma gelip bana kanını sunsa buna karşı çıkabileceğimi sanmıyordum. Yine de böyle bir şey olmasa iyi olurdu. Ben henüz kan bile içmemiştim. Eğer yazılanlar doğruysa dönüşümüm tamamlanmamıştı. Yani henüz yarı vampir durumundaydım. Eğer ki ölmek istiyorsam bunu seçebilirdim elbette. Ne tür bir vampir olduğumu bilmiyordum. Yazılanlar doğruysa kan içmezsem ölebilirdim. İçersem de tam bir vampire dönüşürdüm. Okuduklarımdan emin değilim, olduğum şeyden emin değilim. Hiçbir şeyden emin değilim.

Bir anda kolumdan biri tuttu ve beni kaldırıma doğru çekti. Korkarak beni çeken kişiye döndüm. Bu neydi şimdi? Benim yaşlarımda ki genç çocuğa döndüm ve ben konuşmaya fırsat bulmadan konuştu.

"Az kalsın arabaların altında eziliyordun." Çocuğa aptal aptal bakarken o neler olduğunu idrak edemediğimi fark ederek konuştu.

"Dalgın dalgın yürüyordun, araba çarpıyordu." O konuşurken yüzünü incelemeye başlamıştım. Gözlerim en ufak ayrıntıya bile dikkat ediyordu. Beyaz tenli, kumral, dağınık saçlı bir tipti. Kahverengi gözleri çukur gibiydi ve bu ona tatlı bir görünüm veriyordu. Kirpikleri uzundu. Aramıza ki mesafeye rağmen kirpiklerini sayabilirdim. Küçük bir burnu ve düz bir çizgi halinde dudakları vardı.

"Hey iyi misin?" Sesiyle irkilmiştim. Çocuğu incelemeye o kadar dalmıştım ki. En son birini nasıl bu kadar incelemiştim? Hatırlamıyordum. Buda mı vampir zırvalıklarındandı acaba?

Olan her şeyi vampirliğe bağlıyordum.

Sonunda konuşabildiğimde yine saçmalamaktan korkuyordum.

"Şey ben, dalmışım, teşekkürler.".

"İsmin ne?" diye sordu yürümeye devam ederken. Doğru düzgün düşünemiyordum bile. Farklı hissediyordum. Karşımdaki bu çocuğun kalp atışlarını duyabiliyordum. Düzenli ve ritmik kalp atışları beni cezbetmişti. Bunu ona belli etmemeye çalışarak konuştum.

"Adım Mia, senin?" İçimde ki bu değişik dürtüye engel olmaya çalışarak konuşuyordum. Ki bu gerçekten çok zordu.

"Eric, tanıştığımıza sevindim."

"Evet bende." Konuşurken içimde hissettiğim şeyleri tarif edebilecek bir kelimem yoktu. Boğazımın kuruluğu bana tahmin etme şansı veriyordu yine de ve bu korkunçtu.

"Woodlands'te yeni misin? Pek görmedim seni buralarda.

"Birkaç gün oldu geleli."

"Pekala Mia, okulda görüşürüz o zaman." Gülümsedi ve okulun kapısından içeri girdi. Arkasından gidişini izlerken olduğum yerde durdum. Boğazımdaki bu kuruluk bana hiçte yardımcı olmuyordu. Evde Emily'den kaçar olmuştum neredeyse. Vampir olduğumu anladığımdan beri boğazımdan doğru düzgün ne geçse kuruluğa fayda etmiyordu. Aslında istediğim şeyin ne olduğunun farkındaydım fakat kendime itiraf edemiyordum. Ve acı çekiyordum, bu dürtüyle nasıl başa çıkabilirdim ki.

Yürürken istemsizce Eric'i düşündüm, o göz alıcıydı. Ya da sadece duygularım birbirine dolanmıştı ve doğru düzgün düşünmemi engelliyordu. Ama yine de sadece birkaç dakika konuşmuş olsak da iyi biri olduğunu anlamama yetmişti bu.

Çantamdan ders programımı çıkarttım ve hangi derse gireceğime baktım. Dersimiz kimyaydı, kimya dersini severdim. Dallas'da iken de derslerim gayet iyidi. Tüm bu olanlara karşın formumu kaybetmesem iyi olacaktı. Sınıfıma doğru yürüdüm ve içeri girer girmez en arka sıraya oturdum. Biraz sonrada öğretmen gelmişti.

--

Okulun bitmesiyle eve doğru yol aldım. Yine dalgın dalgın yürürken ilerde bir çocuğun yere düştüğünü gördüm. Yardım etmek için yanına koştum. Fakat bundan anında pişman olmuştum. Düşen çocuğun dizi kanıyordu.

"Siktir." Bir küfür savururken çocuk ağlamaya devam ediyordu.

"Tamam sakin ol bakalım." Çantamdan bir peçete çıkardım ve çocuğun kanayan dizini temizlemeye çalıştım. Çocuğun ağlaması biraz kesilirken ben kanayan yere bakmamaya çalışıyordum. Kokusu burnuma geliyordu ve baş etmek çok zordu. Dişlerimin gerildiğini hissettim. Derin bir nefes almaya çalıştım. Ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Kanın tadına bakmak istiyordum. Bu istemsizce içimde olan bir şeydi. Birini incitmek isteyebileceğim bir şey değildi tabii ki. Özellikle ısırıldığım günkü acıyı düşününce bunu asla istemezdim. Ama yine de kanının o nefis kokusunu ciğerlerime çekmekten kendimi alamıyordum. Peçeteyi çekerek hala kanayan dizine baktım. Onu istiyordum. Parmaklarım istem dışı kanayan dizine gitti. Islaklığa dokunurken içim ürpermişti. Parmaklarım kana bulanırken çocuğun annesinin geldiğini gördüm. Apar topar çocuğunu kaldırırken ben hala yerde kana bulanmış parmaklarıma bakıyordum. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Derin nefes alıyordum. Kana bulanmış parmaklarım dudaklarıma giderken bu yaptığımın iğrenç bir şey olduğu hakkında bile düşünemiyorum.

Ve dudaklarım kana bulanmış parmaklarımla buluştuğunda bütün hücrelerimin harekete geçtiğini hissettim. Bütün vücudum susuzluktan titriyordu. Parmaklarımı emerken dişlerimin uzadığını dilimle hissedebilmiştim. Parmağıma hafifçe bulanmış kan boğazımdan aşağı akarken, işte şimdi tamamen değiştiğimi hissediyordum. Çok güçlü hissediyordum. Ve daha fazlasını istiyordum...

--

Bölüm hakkında ki görüşleriniz?

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli.

Bana ulaşmak isteyenler için;

İnstagram; Thmerff

Twitter; Mervebstncc

Sizi seviyorum. ♥









Liseli VampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin