Bölüm -36- Bitti

1.8K 90 7
                                    

09.10.2015

Sokak lambaları ve insanlar.

Yağmur.

Belki biraz şarap. Kırmızı.

Çalan klasik bir müzik.

Sessizlik. Ya da şehrin gürültüsü.

İnsanlar.

Nefes.

Nefes al...

Bağır!

Küfret!

Ağla.

Hayır dur. Sil yaşını. Dökme tenine. Ağlama dur.

Hayır. Hayır. Hayır.

Nefes al...

Düşün. Biraz daha düşün.

Şarap. Kırmızı olanından.

Bir ton şey geçerken aklımdan, bir ton düşünce belirip tekrar kaybolurken zihnimde, bir ton şeyi unutmak isterken hatırlayıp ve yine bir ton şeyi hafızama kazıyıp... İşte o bir ton şey; Öldürüyor beni. Beklemek zor geliyor. Bir şeyler hallolsun diye beklemek. Çabalamak ve olmayışlarını izlemek. Çabaların boşa olduğunu görmek ve yine o gözyaşlarını dökmek. Bu, çok acımasızca...

Defterimin kapağını kapatırken gözlerimi sildim. Yazmak iyi gelirken bir yandan da acıları gün yüzüne çıkarıyordu. Yarım kalmışlıkları, belki de hiç tamamlanmamışlıklarımı.

Gözlerim yatağının üstünde hareketsiz yatan sevgilime kaydı. Hala uyanmamıştı. Dudaklarının kenarında ki kurumuş kan lekesi ve dağılmış saçlarıyla âşık olduğum adam karşımdaydı.

Tehlikenin karşısında.

James'in tahta parçasıyla karnımda açtığı yaraya baktım. Çoktan iyileşmişti. Üzerime bulaşan kana baktığımdaysa değişmem gerektiğinin farkına vardım. Eric'in bilinci uzun süre gelmeyince telaşlanmaya başlamıştım fakat Jorden bunun normal olduğunu söylediği için kendimi sakinleştirmeyi de başarmıştım.

Odada sessizce Eric'in dolabının yanına gittim. İçinden Eric'in tişörtlerinden çıkarttım ve hızlıca giyindim. Çıkarttığım tişörtümü ise çantama koydum. Aşağı inip Jorden'ın karşısına oturdum. Derin bir nefes alarak konuştum.

"Jo, hatırlamaz değil mi?"

"Hayır, insan olduğu için hatırlaması mümkün değil." Derin bir nefes daha...

Artık James'in Eric'e zarar vereceğinden emindim. Beni o halde bırakıp gittiğinde bunu açıkça belirtmişti.

Eric'e dikkat et Mia.

James artık gerçekten beni korkutuyordu. Korkuma yenik düşmek istemiyordum fakat bu adam fazla ürkütücüydü.

Merdivenlerden gelen Eric'in gördüğümde kalktım ve yanına gidip ona sarıldım.

"Uyandın demek sevgilim." Eric'n kokusunu içime çekerken ona bir şey olmadığı için şükrediyordum.

"Ne zamandır uyuyorum?" Uyku mahmurluğuyla o kadar tatlı görünüyordu ki.

"Sadece birkaç saat işte." Eric bana gülümserken bende ona gülümsedim. Koltuğa otururken ona;

"Eric, birkaç günlüğüne burada kalabilir miyim?" dediğimde Eric şaşırmışça bana baktı.

"Bir şey mi oldu?"

"Teyzemin ölümünden sonra o evde kalamam." Eric saçlarımı öptükten sonra konuştu.

Liseli VampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin