13 Bölüm

530 67 34
                                    

Nereye gidiyorsun? Geri dönsene! Patlat yüzüne bir tokat. İçin rahatlasın. Gözlerindeki ifadeyi izle. Aklına kazı o yüzünün aldığı şekli, değişen rengini. Sonra karar vermek senin için daha kolay olur. Daha az işgencesiz..

Zihninde ondan kat kat akıllı, cesaretli olduğunu düşündüğü ses ona geri dön dese de o yine kendi bildiğini yapıp sessizce uzaklaşmıştı restoranın önünden.

Kerem'in yanından rüzgar gibi yüksek hızla geçen arabasından onu fark etmediğine içten içe sevinmişti. Eve dönünce ona beklentiyle bakan kuzenlerinin sorularını geçiştirip, Kerem ile karşılaşmadığını ve eve döndüğünü söylemişti. Daha fazla soru duymayı kaldıramayacağının farkında olduğu için yorgunluğunu bahane edip kendini odasına kapatmıştı.

Uzun bir süre kendini yatağa atıp boş gözlerle izledikden sonra uykuya dalmıştı. Diğer gün daha kolay geçmişti. Mutfak için alış veriş yapmış, eve gelen yardımcı evleri temizlerken o giyinme odasındaki eşyalarını toplamakla meşgüldü. Özel eşyalarını başkalarının düzenlemesini hiç sevmezdi. Dolaplardaki giysiler eski düzenine dönünce parfüm şişesi dikkatini çekmişti.
Kerem'in parfümünden alıp yanında götürmüştü. Artık saklamasına gerek kalmamıştı. Atmak için konsulun üzerine bıraktı. Sabah otele, işinin başına dönecekti. Artık kaçmayacaktı. Kaçmakla bir çözülmüyordu sorunlar, eteğinden silkelenip dökülmüyordu acıları.

Ayna karşısında üzerini giyinip makyaj yaparken kararlarını bir kez daha kendine hatırlattı. Onun ailesinde kaçıp uzaklaşmakla meşhur bir tek babasıydı. Ve o babası gibi anılmayacaktı. O annesinin kızıydı. Makyajını bitirince yatak odasından çıkıp mutfağa gitti. Bir fincan daha kahve içip annesinin mezarını ziyaret ettikten sonra geçecekti otele. Kahve içerken tabletini açıp maillerini kontrol etti. Yardım için bizzat kendisi gitmese de arkadaşları onun gönderdiği yardımı sahiplerine ulaştırmış ve fotoğraflarını göndermişti. Ona kocaman gülümseyen küçük bir kız çocuğunun fotoğrafını göndermişlerdi.

Ve sonda küçük bir dipnot ; yüzlerindeki tebessüme sebep olduğun için teşekkürler!

Bir gülümseme kalbini ancak bu kadar ısıta bilirdi. Söz sizin için daha çok çalışacağım dedi.

Sabah onun için güzel başlamıştı. Gülümseyip kahvesini yudumladı. Aklının diğer hain köşesinde gözünün önüne film karesi gibi sergilenen görüntüleri yok saydı. Hayal ürünüydü. Aklı ve kalbi amansız oyun oynarken o çaresiz kalmıştı. Düşünmek iyi değildi. Hele Kerem'i hiç!

Ekimin son gününde havanın bu kadar ılık olmasını garipsedi bir an. Apartmandan çıkarken ona gülümseyerek bakan şoförünü fark etti. Şoförün açtığı kapıdan arabaya binip "Teşekkürler." dedi nazikçe.

Adam da arabaya geçince aynadan ona kısa bir bakış aktı. "Otele mi Arina hanım?"

"Hayır önce mezarlığa."

Araba mezarlığa götüren ana yola girerken geride bıraktıkları yolu izledi.
Evden çıkarken ki mavi gökyüzünü gri bulutlar esir almıştı resmen.

Hava bile dengesizdi.

Elinde bir demet beyaz çiçekle annesinin mezarına varınca dikkatli bir şekilde adeta en kırılgan bir şeye dokunur gibi dokundu mezarına. Çiçekleri bırakınca mezarın kenarına oturdu.

"Merhaba anneciğim. Ben döndüm. Ama artık gitmeme kararı aldım. Kaçmayacağım. Ben onun gibi değilim. Asla onun gibi olmayacağım. O.." deyip duraksadı. "Hâlâ geliyor mu ziyaretine? Bilmiyorum neden sordum. Belki de hasta olduğu için. Dedem için çaresizce yatağının yanı başında bekledikten sonra çok düşündüm. Dedemle senin baba-kız ilişkinizi düşündüm. Benzemiyor! Aynı değil. Çok acı bir durum meleğim..Bir şeyi fark ettim. Benim senin gibi kocaman kalbim yok. Merhametli hiç değilim! Ben affedemiyorum anne. Ne onu ne de kendimi. Sen muhtemelen hastalığından onu sorumlu tutmamıştın. Ama ben hep onu suçladım. Martha dedi ki bana, Sen tüm bunların farkındayken bile sevmişsin o adamı. O son ana, vazgeçiş anına kadar. Bilmiyorum anne. Martha benim kafamı çok karıştırıyor.."
Onu buruk bir gülümsemeyle dinleyen adamdan habersiz konuşmuştu.

Gökyüzünün yalnızlığı (GY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin