Aug 7.
İyi akşamlar herkese💋 Bölümü bitirince yayımlamadan duramadım. Telafi amaçlı sık sık yayımlanan bölümler bana bol yorum ve oylarla döner diye düşünüyorum, evrene mesaj gönderiyorum😆😆Tatilim bitip, çalışma hayatına geri döndüğümde yorgunluktan bölüm yetişdire bilmediğim zamanlarda bugünleri hatırlarsınız😆😆👯♂️
Bu arada gerçekten yorumların inanılmaz etkisi var. Hikayenin ilerlemesine bile etkisi oluyor.. neyse ben bıktım yorum yorum demekten. Sizi insafınıza bırakıyorum ahshsjsj😆
Önemli not: ben buraya sadece hikayelerimi yayınlamak için gire biliyorum çünkü iş hayatım çok yoğun ve yorucu oluyor, o yüzden önerilen kitapları henüz okuyacak zamanım yok maalesef. Yardımcı olamadığım için kusura bakmayın👩🏻💻🙍🏻♀️
İyi okumalar💋💋💋
***
Dedesini bahçeye götüren balkondan izlemeye dalmıştı. Yaşlı ihtiyar ya da Arina'nın tabirinci huysuz ihtiyar kitap okumaya dalmıştı. Dayısı durumunun iyiye gittiğini söylerken içi huzursuzdu. Düşüp, baykınlık geçirdiği görüntüleri gözünün önünden bir türlü gitmiyordu.
Günlerce her an ona bir şey olacak korkusuyla uyumadığını hatırlıyordu. Bu adama karşı bu kadar sevgisini gerçekten bazen kendi bile anlamıyordu. Bir tek onun yanında çocukluğuna döne biliyordu.Annesinden habersiz onu parkta görmeye geldiği şeker değil de masal kitapları getirdiği günleri hatırlayınca dudaklarını buruk tebessüm konmuştu.
Keşke annem de burada olsaydı diye içinden geçirirken sessizce dedesinin yanına gitti. Merdivenlerden inerken bile ses çıkarmamaya dikkat etmişti. Çimenlerin üzerine gelince ayakkabılarını çıkardı. Adamın yanına varınca arkadan boynuna kollarını doladı.
"Kuşlar bana huysuz ihtiyarın iyileştiğini ve bahçede en sevdiğim ağaçın altında kitap sefası sürdüğünü söyledi."
Adam başını kaldırıp gözlüğünü gözünden çıkarıp, hep yaptığı gibi kitabının arasına koydu ve mutlu bir şekilde gülümsedi. "Kuşlar beni neden bu kadar yalnız bıraktığını söylemen gerektiğini de söyledi mi?"
Dedesinin oturduğu koltuğa kendini de sıkıştırıp "Huysuzluğun üzerinde maşallah! Gerçekten iyileşiyorsun. İmalarını fark etmediğimi sanma." dedi ve başını omuzuna yaslayıp, gözlerini kapattı.
"Sen de beni bırakıp gitmeseydin."
Ah yaşlanınca bebek gibi dikkat, şefkat bekleyen ihtiyar..
"Nasıl geçti?"
Sıkıntılı bir şekilde nefes alıp verdi.
"İyiydi. Yağmurlu Londra ve depresif ben bir birimize tahammül etmeye çalıştık."
Dedesi aynı zamanda akıl hocası olurdu zaman zaman. Karanlıkta kaybolduğunda yolunu fener gibi ayndınlatırdı. "Dede.." diye konuyu açmaya çalıştı çekingen bir tavırla.
"Söyle kızım.."
Kızım.. bir tek dedesi ona kızım dediğinde acımıyordu canı. Diğerleri söyleyince ses tonlarında hep bir tını arıyordu. Acaba bana acıdıkları için mi kızım diyorlar düşüncesi onu uzaklara kaçmasına neden olan etkenlerden biriydi.
Galiba biraz daha düşünse ağlayacaktı.
"Sen hiç benim peşime adam taktın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün yalnızlığı (GY)
General Fiction"Benim için bulutların arkası gökyüzüne emanet ettiğim birisinin mutlu olduğu yerdir. Gökyüzü ise.. Gökyüzü ise hep umutlarımın kırıldığı yer oldu. Çünkü elimi uzattığımda annem tutsun beni de çekip kendi yanına alsın isterdim. Ama hiç bir zaman uza...