İyi okumalar can okurlarım❤️ (Bölümler düzensiz yayımlanıyor çünkü hem zaman problemim var hem de az ilgi görüyor. Açıkcası benim için bu üzücü bir durum. Düzelir diye umut ediyorum.)
***Rüzgar perdeye değip odaya büyük bir gürültüyle dalarken gözlerini kapatıp sessizce düşünüyordu. Herkesten habersiz yeniden psikolojik destek almaya başlamıştı. Öncekileri bile Gül, Güneş ve Eda'dan başka kimseye söylememişti. Şimdi yine onu rahatsız eden belirtiler belirmeye başlayınca başka bir nedenle gerçeği herkesten saklayarak en yakın arkadaşının yanına koşup gelmişti.
Yıllar önce sık sık geçirdiği panik ataklarla, etraftakilere kızıp kendine zararverme noktasına gelince psikolojik yardım almak işin özel bir klinik bulmuştu. Kliniğin sahibi aynı zamanda bu çevrede en övülen psikiyatristin annesinin bir türk olmasına sevinse mi ağlasa mı bilememişti. Defalarca kliniğin kapısına kadar gelip cesaretsizliğinden dolayı geri dönmüştü. Bir gün tam kapıdan geri dönecekken açılan kapı hem ona bir arkadaş hem de krizlerden kurtulma şansı vermişti.
"İyi günler. Ben, Martha. Sizin belki on kez kapısına kadar gelip geri döndüğünüz bu kliniğin hem sahibi hem de terapistiyim."
Arina mahçup bir şekilde başını kaldırıp kadına baktı. Aslında konuşma tarzı küstah, etrafındakileri küçümseyen, azarlayan birini anımsatırken bakışlarında ise garip bir şekilde sıcaklık ve içten gülümsemeye sahip biriyle karşılaşmıştı.
Onların hikayesi tam da burada başlamıştı. Ama Arina sürekli başka başka yerlerde Martha'yla dertleşirken buluyordu kendini. Bazen klinikte bazen parkta bazense bir yerlerde içip dertleşirken.
Gözlerini açıp aniden "Hiç aramıyorken mutluluk buldun mu Martha?" diye sordu.
Saat neredeyse İstanbulda gece yarısını gösteriyordu.
Acaba Kerem ne yapıyor diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Bunu Martha'ya anlatıp anlatmamak konusunda kararsızdı.
Martha dikkatli ve derin bir şekilde Arina'ya baktı bir kaç saniye. Belli ki vereceği cevabı düşünüyordu. "Hiç öyle bir durum yaşamadım açıkcası. Ama soru cevap yapmak yerine bana her şeyi anlatsan sence sana daha çok yardımım dokunmaz mı?"
"Aşk Martha aşk.. hani o inanmadığım, istemediğim şey. Havaalanındayken O'nu görünce ihtiyacım olan tek şeyin aslında tek kişinin kim olduğunu anladım. Ama korkularım, güven problemim, bu krizlerim önümü kesiyor. Sonra annem geliyor aklıma. Onu ölümün acımasız pencesine aşk denilen lanet ettiğim şey itmişken ben bu duyguya teslim olamıyorum."
"Korkularının arkasında saklanman ne kadar doğru sence? Ya da şöyle düşün. Annen.. Annen tam olarak ne yaptı sence aşk adına? Neleri kabullendi? Neleri itti elinin tersiyle?"
Arina derin bir sessizliğe gömülünce Martha yeniden sessizliği bozdu.
"Bak nasıl da derin düşüncelere daldın! Çünkü sen annen değilsin, karşındaki insan da senin baban değil. Annenin yaşadıkları onun seçimleriydi. Bile isteye seçmiş o senin uçuruma götüren şey diye isim taktığın aşkı. Sadece çiçekli yolları değil dikenlerini de, taşlı yollarını da göz önünde bulundurarak o yolla gitmiş. Sence sen ne kadar annenin kızısın? Ben buradan bakınca cesur bir annenin korkularının, sinir krizlerinin arkasına saklanan bir kızını görüyorum."
Rüzgarın ardınca yağmur yağmaya başlayınca toprak kokusu odaya dolmuştu.
"Beni azarlıyorsun Martha! Ben aciz, kırılgan bir kız çocuğu değilim. Sadece bu kez toparlanmayacağıma eminim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün yalnızlığı (GY)
Ficción General"Benim için bulutların arkası gökyüzüne emanet ettiğim birisinin mutlu olduğu yerdir. Gökyüzü ise.. Gökyüzü ise hep umutlarımın kırıldığı yer oldu. Çünkü elimi uzattığımda annem tutsun beni de çekip kendi yanına alsın isterdim. Ama hiç bir zaman uza...