"Benim için bulutların arkası gökyüzüne emanet ettiğim birisinin mutlu olduğu yerdir. Gökyüzü ise.. Gökyüzü ise hep umutlarımın kırıldığı yer oldu. Çünkü elimi uzattığımda annem tutsun beni de çekip kendi yanına alsın isterdim. Ama hiç bir zaman uza...
Otelin açılışına gelirken içinde tanımlayamadığı kıpır kıpır bir duygu vardı. Haftalar önce karşılaştığı ve bir daha karşılacaklarına hiç umudu ve niyeti olmadan artık kadının kim olduğunu biliyordu.
Aslında onu bulmayı ilk başlarda çok istemişti. Ama arkadaşının onu diline dolamasını hiç istemediği için bu fikrinden vazgeçmişti. Akıl sağlığını yitirmek istememesi de onu bu kararından vazgeçmeye itmişti. Aras'ın odasından çıkarken karşısında bulunan kadını hayal gibi düşünmüştü. Ama daha önce hiç ona doğru ürkek adımlarla gelen hayalet görmemişti. Bu kadar sıradan, sade hatta sıfır makyaj ve gelişi güzel toplanan saçlarla bu kadar farklı havaya sahip olan kaç kadın gördüğünü düşünmüştü o sırada. Ama elde var sıfır durumundaydı.
Beklenmedik tesadüfü ne diye isimlendirmeliydi? Hayatın ona oynadığı çılgınca oyun mu yoksa sıradan bir rastlantı mı?
Onu kesinlikle görecekti. Ona imalı bakışlar atmak için sabırsızlanırken annesinin ona anlattıkları kalbini sızlatmıştı. Kaktüs ismini takdığı kadının bu kadar buruk bir hikayesi olduğunu daha önce asla tahmin etmemişti.
...Annesi o 7 yaşındayken aniden vefat edince bu durumu kolayca kabullenememiş. Babasının yanında yaşamaya başlayınca sürekli psikolojik destek alsa bile toparlanamamış. Sonra kimsenin bilmediği bir nedenden dolayı 14 yaşında yurtdışında yatılı okula gitmiş. Yıllardır orada yaşıyormuş. Kimse hakkında çok şey bilmiyor. Kapalı kutu gibi. Babasıyla çok görüşmüyormuş. Benim fikrimce sorunlarının, herkesten kaçmasının ana nedeni bu. Babası ile olan karışık baba kız ilişkisi.
Annesine o kızla ilgili hiç bir şey söylememişti. Ama haftalardır aklına takılan, geceler rüyalarını ele geçiren o kadın hakkında kendi dilinden anlattıklarını duymak istemişti. O kadını kitap sayfaları gibi tek tek, sayfa sayfa, sabırla, kelimelerini aklına kazıyarak okumak istiyordu. Çok farklı havası vardı. Kendine çeken bataklık gibi. Bakarken batacağını fark edemezdi. Ama bir insan neden koşarak onu dibe çeken bir bataklığa giderdi ki?
Neden daha önce o kadını birileri gülümsetmeye çalışmamıştı diye geçiriyordu içinden. Aklını meşgul eden kadından kurtulmak için kendine tek bir neden bile üretemiyordu. Belki de davete gitmek teklifini havada kapmasına bu neden olmuştu.
Gözleri onu ararken hâlâ ortalıkta gözükmemesi içinden "Katılmayacak!" diye düşünmesine hatta isyan etmesine neden oluyordu. Elindeki kadehi en uygun bir yere bırakıp tam gidecekken girişte gözüken kadınla olduğu yerde kalakaldı.
Hani bazen oluyor ya.. kalabalık kayboluyor.. tüm dünyada bir tek kadın kalıyor.
"Siyah kuğu..."
Siyah ince askılı ve derin göğüs dekolteli bir elbisenin içinde, asil duruşu ile kuğudan farkı yoktu. Dövmeleri masum, duru güzelliğine cüretkar hava katıyordu. Daha önce dövmeli kadınların bu kadar güzel, çekici ola bileceğini düşünmemişti. O an elini uzatıp o dövmelere dokunmak için her şeyini verecek durumdaydı. Parmak uçlarının o dövmelerinde gezindiğini düşünmek delilikti ona göre.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
