Kapıyı çalıp bir kaç adım geriye gitti ve başını kaldırıp ışıkların açık olup olmadığına baktı. Işıklar açıktı. Demek Leyla atolyedeydi. Evlilik haberini ondan değil kızlardan öğrendiğinde gücendiği için bu kez hamilelik haberini vermeyi geciktirmemek adına harakete geçmişti. Otelden çıkıp direk teyzesinin yanına, atölyeye gelmişti.
Kapı açılınca yine karşısında etrafına neşe ve huzur saçan, işine dalmışken baya dağılan aynı zamanda boyaya bulaşmış teyzesi ile göz göze geldi.
Gülümsedi.
Leyla şaşırmıştı. Hatta bir kaç saniye bakışlarında endişe belirmişti. Yine de çabuk toparlanıp "Yavru kuşum." diye sevinçli bir ses tonuyla konuştu. Kollarını açtı sarılması için. Galiba şaşkınlığı ve endişesi bir problem var sandığı içindi. Çünkü genelde kızlar buraya doya doya ağlamak , ressam annelerinin psikolok kişiliğini gün yüzüne çıkarmak için uğrarlardı. Leyla'ya sarıldı bir kaç saniyelik.
Geri çekildiğinde "Teyze nasılsın?" diye sordu.
"Kapıdan nasıl olduğumu öğrenip gidecek misin? Niye burada dikiliyorsun kızım?" Leyla girmesi için çekilince vakit kaybetmeden içeri geçti.
"Zaten siz benim yanıma aşık olunca, başınız sıkışınca, midenizi bozunca, sarhoş olunca uğruyorsunuz genelde. Leyla kim ki? Evlenince bile tenezzül edip haber vermezsiniz. Sen benim en uslu kızımdın. Ama Gül'den beter çıktın."
Mahçup bir şekilde bakışlarını ayakkabılarına dikti. Teyzesinin konuşmalarından dargınlık seziyordu. Acaba yine kim sinirlendirmişti Leyla'yı?
"Ayakkabılarınla bakışmayı kes yavrukuş! Dökül bakalım teyzem."
Genzini temizledi. "Hamileyim." Leyla'nın tepkisini beklerken boya kokusunu içine çekti. Bu kokuyu sevdiğini bir daha hatırlattı kendine.
"Yavru kuşum sen anne mi oluyorsun? Ah güzelliğim benim." Leyla dolu dolu gözlerle yanaklarını avuçlayıp saçlarına öpücük kondurdu. "Ah ne güzel haber." diye ekledi.
"Çok korkuyorum teyze." Korkularını, nedenlerini sıralamadı. Bazen bakışları belli belirsiz bir noktaya kilitleniyordu. Sanki oradan annesi onu izliyormuş gibi hissediyordu. İçini kasıp kavuran özlem, ihtiyaç duygusu hiç ama hiç bitmiyordu. Hayatında aldığı yeni görevler çoğaldıkça ihtiyacı artıyordu. Büyüdükçe annesine muhtaçlığı artıyordu.
Leyla ilk önce sakinleşmesi için kafasını pışpışladı. Sonra elinden tutup onu en yakındaki kanepeye oturttu. Elini bırakmadı. "Doğal. Korkmalısın zaten. Korkmasan şaşardım. Herkes korkar yavrucuğum. Bebek geri iadesi mümkün olan eşya değil. O yüzden o kollarının arasına gelenedek sen korkacaksın. Sonra onu bir kez koklayacaksın. Kollarının arasında o varken dünyanın en güçlü varlığı olduğunu hissedeceksin. O minik için sen dünyaları yakarsın, yıkarsın. Sen büyüdüğünü düşünüyorsun ama asıl o doğduğunda Arina olacaksın."
Terapi gibi kadındı resmen Leyla. Uysal kedi gibi mırıldanıp başını teyzesinin omuzuna yasladı.
"Biliyorum annene çok ihtiyacın var. Anlıyorum seni. Mehmet'e hamileyken yalnızdım. Senin hissettiğin duygulara benzer duygulara sahiptim. Ama aynı telaşlar vardı. Sonra geçiyor. İnsan anne olunca öncelikleri değişiyor, kendi ihtiyaçlarını unutuyorsun. Sonra bebeğin için bazen önceliğin yine kendin oluyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün yalnızlığı (GY)
Ficción General"Benim için bulutların arkası gökyüzüne emanet ettiğim birisinin mutlu olduğu yerdir. Gökyüzü ise.. Gökyüzü ise hep umutlarımın kırıldığı yer oldu. Çünkü elimi uzattığımda annem tutsun beni de çekip kendi yanına alsın isterdim. Ama hiç bir zaman uza...