"Sen o cevabı vermem diyorsun ya.. Ben de diyorum ki o cevabı söke söke alırım!" Kerem'in gözlerindeki kararlılık ifadesi onun dik duran omuzlarını sarsmıştı. Oysa ki o Kerem'i sinirlerini bozmak, canını yakmak istiyordu.
Kerem Arina'yı sanki aklına yeni gelmiş gibi baştan ayağa süzdü. Ayağında ayakkabı bile yoktu. "Ne oldu sana? Yoksa yine kriz mi?"
Yine kontrolü kaybetmişti. "Sadece duvarlar üzerime üzerime geldi. O panikle dışarıya koştum."
Kerem Arina'nın çenesinden tutup ona bakmasını sağladı. "Tamam o zaman yukarıya çıkalım. Sen uyu ben sonra giderim."
Olur anlamında başını salladı. Asansöre bindiklerinden Arina'nın unuttuğu küçük detay aklına geldi. "Anahtarımı almayı unuttum çıkarken."
"Senin evin yedek anahtarı vardı ya bende."
Unutkanlığını da listedeki sorunlarının sırasına not etmeliydi kesinlikle. Bakışları Kerem'in elindeki pakete takıldı. Kerem de fark ettiği için "Sana Belçika'dan çikolata falan getirdim." dedi.
"İyi yapmışsın zaten mutluluk hormonunu başka türlü salgılayamam."
"Laf yetiştirmekte baya iyisin ama."
Kerem'in yönlendirmesi ile eve girip direk yatak odasına doğru yürüdü.
"Üzerini değiş. Seni bekliyorum."
Arina tam banyoya girecek duraksadı. "Baya baya beni yatırıp sonra gidecek misin?"
Kerem yatağa oturub kafasını yatak başlığına yasladı. "Evet hatta masal bile anlatacağım."
Bir kaç dakika banyoda oyalandıktan sonra geri döndü. Kerem gözlerini kapatmıştı.
"Diğer tarafa kay. Orası benim tarafım. Ayakkabılarını da çıkar."
Telefonunu şarja takıp yatağa uzandı. "Ne zaman döndün?" Sohbet etmek istiyordu ama çok mesafeliydi, soğuktu. İkisi de yüz yüze bakacak şekilde uzanmışlardı.
"2 saat önce. Hadi kapat gözlerini."
Arina alaylı bir biçimde gülümsedi. "Acelen mi var?"
"Görüşmem var."
"Bu saatte mi?"
Kerem'in yüzünde yaramaz bir gülümse belirdi. "Kiminle görüşeceğimi de sorarsan.." diye konuşmasını yarıda kesti. Arina ne söylemek istediğini anlamamıştı. Sırf gıcıklık olsun diye tamamlamadığını biliyordu.
Omuz silkti. Gözlerini kapatıp "Yoo merak etmiyorum." dedi ve sustu. Uzun sinirbozucu sessizlikten sonra uykuya dalmıştı.
Sabah uyandığında yatağın diğer tarafını boş görünce yüzü asılmıştı. Kabullenmesi zor olsa onu gıcık eden adamsız hayatını hayal edemiyordu. Bir süre boşluğa bakar gibi halıyı inceledi. Biraz daha böyle derin derin incelerse evine gelen yardımcıyı beklemeden temizlik yapacaktı. Yataktan kalkıp banyoya girdiği sırada bile onu düşünüyordu.
Dolaptan üzerinde yaprak detayı olan beyaz keten gömlek ve bol paça jean çıkardı. Üzerini giyinip bilekliklerini taktı.
Kahvaltı niyetine filtre kahvesini içtikten sonra saat erken olsa bile otele gitti. Biraz çalışmak ona iyi gelecek, aklını meşgul edecekti.
Otele girdiğinde resepsiyondaki çocuk bir an duraksadı ama çabuk toparlandı. Otel bu saatlerde daha tenha oluyordu. Ortalıkta sadece görevliler gözüküyordu. Bir de yürüyüşünden dönen misafirler. Otelin arka tarafında bulunan koruda misafirler sabah yürüyüşüne çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün yalnızlığı (GY)
General Fiction"Benim için bulutların arkası gökyüzüne emanet ettiğim birisinin mutlu olduğu yerdir. Gökyüzü ise.. Gökyüzü ise hep umutlarımın kırıldığı yer oldu. Çünkü elimi uzattığımda annem tutsun beni de çekip kendi yanına alsın isterdim. Ama hiç bir zaman uza...