Gael bizi fazla uzağa götürmemişti neyse ki. Ümitköy'ün ortasından geçen yolun çevresinde bankalar bulunuyordu, buralardan birinde duracağımızı sanıyordum, özelliklede yurt dışından kolay transfer yapabilen bankalarda ama Gael sağa sapıp Ümitköy'ün içine daldı. Tepelere doğru çıkan yoldan gidip, büyük villa olarak yapılmış bir iş merkezinde durdu.
<<Burası pek bankaya benzemiyor,>> diye küçük bir yorum yaptı Ceren. Sanki bunu bende göremiyormuşum gibi. Binanın kapısının üstündeki tabelada 'Özkaya Hukuk Birosu' yazıyordu. Gale kapının tam önüne arabasını çekti, bizse yolun karşısına park ettik. Dinleme cihazının hoparlörü elimdeydi ve Gael içeri girince sinyal zayıfladı.
<<Ne oluyor, niye sinyal gitti,>> Ceren her zaman panik yapmaya çok müsait biriydi.
<<Daha yakın olmamız gerekiyor.>> Elimle, binanın arkasına giden küçük yolu gösterdim. <<Şuraya git.>>
Ceren dediğim gibi arabayı sürdü ve binanın arkasındaki dar bir ara sokağa girdik. Tam, binanın ikinci katının altına denk geliyordu burası, neredeyse diplerindeydik, Gael ve içerdekiler her kimse, aramızda sadece bir duvar vardı artık ama en azından Gael'i duyabiliyorduk.
Adımlarının sesine bakılırsa ikinci kata çıkıyordu, sonra bir kapıyı büyük bir gürültüyle açtı ve içerdeki odadan iki kişinin konuşma seslerini duyduk. Gael öfkeyle adamların sözünü kesti. <<Konuşmamız lazım Bülent, paramı idare edemeyeceksen ben niye seni tuttum?>>
<<Gael, şu anda meşgulüm. Ayrıca sana, ofisime gün içerisinde gelme dememdim mi?>> Bu adam her kimse ses tonuna bakarak rahatlıkla bu ilişkideki otorite figürü olduğunu söyleyebilirdim.
<<Kes sesini Bülent,>> Gael, odadaki bir şeye metal bir objeyle vurdu. Ne olduğunu göremiyordum ama tahmin etmem gerekirse elindeki anahtarı masaya serte koyduğunu söyleyebilirdim. <<Söyle bana, dün, kendime Mustang alacak parayı nereden buldum ben!>>
Ceren şaşkınlıkla bana bakıyordu, yüz ifadesinden aklından geçirdiklerini rahatlıkla okuyabiliyordum. 'Ne oluyor, kim bu adam, ne yapacağız.'
<<Neden bahsediyorsun sen Gael? Üstün başın ne hal böyle?>>
<<Dün gece alem yapmışım ve uyandığımda park yerimde siyah, yeni bir Mustang vardı ulan!>>
Aslında her şey çok açıktı. Gael partilerin, eğlencelerin adamıydı işte ve içki sorunu da vardı. Neticede, bu yüzden onun üzerine bu yöntemi uygulamayı tercih etmiştim. Ama hesaba katmadığım şey, Gael'in sorumsuz yapısının bilincinde olup, kendi hesaplarını idare etmesi için ve büyük ihtimalle kara para aklaması için deneyimli bir hukuk adamı tutmuş olmasıydı. Yani Gael öyle kafasına göre para harcayamazdı ve şimdi o yüzden paralarını idare eden kişiye bunun hesabını soruyordu.
Odadaki diğer adam konuştu. <<Kimse sana 5 kuruş filan vermedi.>>
<<Öyle mi,>> diye çıkıştı Gael. <<Arabanın parası nereden geldi peki. Kes sesini de şurada büyükler konuşsun, şunun şurasında koruma değil misin sen, ne karışıyorsun!>>
<<Sakin ol Gael,>>Bu Bülent denen kişi odadaki en sakin ve soğukkanlı olandı. Bir nevi aralarındaki yetişkindi. Bütün olayı tane tane ve rahat bir tavırla açıkladı. <<İşte bu yüzden hesaplarını sen idare etmiyorsun. Biraz içtin mi aklın başından gidiyor. Merak etme, parandan bir kuruş bile eksilmedi. Bu yeni aldığın araba... Para nereden geldiyse buluruz sorun yok.>>
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Tüyü
Ficção GeralAilesini kaybetmiş, sevgiden yoksun bırakılmış ve reddedilmiş bir çocuk neye dönüşür? O, Ankara şehrinin en iyi dolandırıcısı, herkes onu farklı bir isimle biliyor, onunsa bir bakışı, seni köküne kadar tanıması için yeterli. Onun için hayat bir poke...