Keçiören

78 6 0
                                    

<<...ve işte her şey böyle. Zengin oldum, gerçek aşkı buldum ve bir ailem var artık. Yıldızlarım nihayet doğru şekilde mi hizalandı ne.>>

<<Bunu duyduğuma çok sevindim Demir,>> diye karşılık verdi, profesör doktor Bülent Çakır. Öyle karşımda pişkin pişkin gülerek oturuyordu.

Bense bu herife sinir oluyordum, neden gelmiştim ki sanki buraya. <<Niye seviniyorsun ki, ben senin dayının oğlu muyum, hayır. Şunun şurasında ofisine gelmiş bir adamım, benim hayatım seni ne mutlu edebilir, nede üzgün. Ayrıca benim adım da Demir veya Tayfun değil, benim adım Kahraman! 1 saattir anlatıyorum burada, dinlemiyor musun?>>

<<Yoo, gerçekten mutluyum senin adına Kahraman. Buraya daha önce geldiğinde, ne yapıncağını hiç bilemeyen biriydin. Hayattan bir beklentin yoktu, bir amacın yoktu, sadece elindekilerin fazlasını istiyordun, bu aç gözlülüktü. Hırslıydın ve öfkeliydin.>>

<<Hala öfkeliyim,>> diye kükredim gözlerimi sonuna kadar açarak. <<Yani en azından sana karşı!>>

Karşımda rahatça güldü. <<Evet... Evet öylesin.>>

<<Hem sende neden hiç anlattıklarıma tepki vermiyorsun. Sana, Türkiye'nin en iyi dolandırıcısını dolandırdım diyorum, herife cinayet işlediğine inandırdım ve bana 5 milyon lira verdi, hiç mi şaşırmaz insan buna. Hayatında, konuştuğun kaç kişi, böyle bir şey yapabildiğini söyleyebilir sana doktor?>>

<<Ne bekliyorsun, 'aferin' mi diyeyim, sana?>>

<<Evet! Bence muhteşem bir şey, dâhiyane!>>

Ağır hareketlerle arkasına yaslandı, bacağını, bacağının üstüne atıp daha rahat bir pozisyona geçti. <<Sence bu Gael Bernard kişisinin durumu nedir şu anda?>>

Beklemediğim bir soruydu bu. Başımı çevirip biraz düşündüm, mantıkken Gael'in başına gelebilecekleri sorguladım içimde. <<Muhtemelen havaalanının resepsiyonundan sahte biletle geçmeye çalıştığı için sorgu odasına almışlardır, orada pasaportunu kontrol edince ve sahte olduğu anlaşılınca derin bir sorguya çekilmiştir. Ama Gael her şeyi açık açık anlatabilecek durumda değil. Ortada işlediği bir cinayetin olduğunu sanıyor çünkü. Ama biryandan Türkiye'de de 1 dakika bile harcamaya lüksü yok, peşinde tehlikeli adamlar var çünkü. Yani açıkçası onun yerinde olmak istemezdim şu anda, bütün parasını kaybetti, polisler tarafından tutuklandı ve peşinde onu öldürmek isteyen kötü adamlar var. Bak hala daha yaptıklarımdan ötürü hiç etkilenmemiş gibi duruyorsun.>>

<<Ben, Kayla için yaptıklarından daha çok etkilendim açıkçası.>>

Gururlu bir şekilde gülümseyip adamın karşısında arkama yaslandım. <<Evet, daha da iyi olacak her şey. O büyünce çok güçlü bir kız olacak. Sen ve halama kalsa ilacı dayardınız. 'Uyuşsun beyni bütün gün, yeter', öyle değil mi?>>

<<Gelecek için planların nedir peki, hem kendinle ilgili olarak, hem de Kayla'yla?>>

<<Okulumu okumaya devam edeceğim. Tabi Melike'yle yaptığım şeyleri bir bir konuştuk. İlk önce şu ikinci evimi boşalttıracağım ve gerçek bir kiracı bulacağım. Zaten bu kış sözleşmesi de bitecekti. Bu sırada o iki dairem gibi, Ankara'nın yeni inşaat projelerinden evler alacağım, İncek'den olabilir mesela. Elimdeki parayla en az 4 tane daire alabilirim. Birde üstelik bu projeleri yapan firmalar aynı zamanda işin emlakçılığını da yapıyorlar, kiracı bile bulabiliyorlar. Her şey çok profesyonel, artık öyle kirasını ödemekten kaçan kiracılarda yok, yani en azından residance projeleri için. Her neyse 6 evin kirası kabaca hesaplanırsa aylık 7 bin gibi bir para yapar ve bu da bana öğrencilik yıllarım boyunca yeterde artar değil mi? Ondan sonrası içinde... Bilmiyorum, bakarız, Melike'yle ilişkimi ilerletmeye çalışacağım, onunla bir hayat paylaşmak istiyorum ben. Biliyorum daha bunu düşünmek için çok erken ama bazen öyle biriyle tanışırsınız ki işte, bilirsiniz... Açıklayamıyorum bunu. Ve Kayla... Şey üniversite sınavına kadar bu şekilde bir hayat sürmeye devam edecek ve bende onu belalardan uzak tutmaya çalışacağım bu süreç içinde. İşte bu, en azından önümüzdeki 4-5 yıl.>>

<<Kulağa son derece mantıklı bir plan gibi geliyor ama tabi hiç kimse geleceğini harfiyen planlamamalı, sonuçta her şey değişebilir öyle değil mi. Bana hikâyeni anlatmaya başladığın yer; şu okuldan bir arkadaşının evinde yaptığı eğlencedeki poker masasında otururken düşündüğün gelecek içinde bütün bu yaşadıkların varmaydı, öyle değil mi?>>

Sinirlenerek kaşlarımı çattım ve sesim biraz yükselmişti. <<Evet, ama sen sordum bana öyle ukala ukala bakarak 'gelecek için planların ne' diye. Şimdi soruna harfiyen cevap verdiğim için sanki yanlış bir şey yapıyormuşum gibi bana nasihat çekiyorsun!>>

<<Nasihat değil, gelecek için planladıkların gayet güzel hoş şeyler. Sadece hayatın gidişatı, değişkenlerle doludur, bunu da bilmek lazım diyorum.>>

<<Biliyorum zaten,>> zaten sesim yükselmişti, şimdi hepten bağırdım adama. Öfkeden ziyade bunalmış bir ton varı sesimde. <<Sence bilmiyor muyum, babamı kaybettim, sonra annemi kaybettim, sonra halam beni sokağa atınca tek başıma büyüttüm kendimi. Sence ben hayatın öngörülemez değişkenlerle dolu olabildiğini anlamayan birisi miyim? Evet, belki de hayatımda ilk defa mutluluğa, gerçek mutluluğa eriştim ve geleceğim için çok umutlu ve mutluyum ama şuradan çıktığımda bir tane göktaşı da üstüme düşebilir, bununda gayet farkındayım. Beni öyle terapi yapmaya alıştığın 'ah sevgilimden ayrıldım, dünya ne kadar kötü bir yer böyle' diye ağlayan üniversiteli bebelerle karıştırma! Ben öyle tipik hastalarından değilim.>>

<<Sen benim hastam değilsin Kahraman, burada terapi seansı yapmıyoruz, ücret aldığım yok sonuçta. Üstelik sen aradın beni, mesai çıkışı konuşup durumları bildirmek için.>>

Bir hışımla oturduğum yerden kalktım. <<Evet haklısın, neden aradıysam? Hakikatten ne işim var burada, bir sorunum yok, derdim yok, gidiyorum ben!>>

Yine o beni sinir eden tiz kahkahalarından kopardı. <<Pekala Kahraman, görüşmek üzere kendine iyi bak.>>

Hızla çıkıp kapıyı arkamdan sertçe kapattım.

Şeytan TüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin