Yaşamkent

54 6 0
                                    

<<5 milyon lira mı,>> diye bağırdı Gael, başındaki beladan kurtulmanın bedelini öğrendiğinde. Onu alır almaz hemen Murat'ın yanına götürmüştüm ve nihayet planın son adımını da atacaktık. Sabaha karşı olmuştu bile ama Murat'a daha geceden haber vermiştim ve evimin olduğu sitenin nizamiyesinde bütün gece boyunca gözünü kırpmadan bizi bekledi. Geldiğimizi de haber verince üstünü değiştirip Yaşamkent'in merkezine gelmişti.

<<Evet, bu benim ilk cinayetlere özel kampanya indirimim,>> diye alaycı ama sert bir biçimde çıkıştı Murat. <<Polisler olay yerini talan ettiler çoktan. Parmak izi, DNA kalıntıları, kumaş örnekleri, hepsi adli laboratuvar yolunda şimdi! Emniyette geçen akşam kadının arabasına binerken kaydedilmiş görüntülerin var! Üstün başın kan içinde! Bir tek olay yerine ad-soyad imza atmadığın kalmış! Kaç kişinin cebine para koymam lazım biliyor musun sen?>>

<<Bak sana 3 milyon verebilirim tamam mı?>>

<<Benimle pazarlık mı etmeye çalışıyorsun?>> Murat sinirlenerek bana döndü. <<Bu herif benimle pazarlık mı ediyor? 3 kilo domates mi almaya geldin oğlum buraya!>>

<<5 milyon çok para tamam mı kendim kaçarım daha iyi!>>

Evet, 5 milyon gerçekten de çok paraydı. Ama Gael'in yaşadığı yere ve yaptığı işe bakılacak olursa karşılayamayacağı kadarda değildi kesinlikle. <<Ah bak süper fikir, eminim hapishanelerdeki hiçbir müebbet mahkûmu bunu denememiştir daha önce!>> Eğer şurada ciddi bir şey yapıyor olmasaydık Murat'ın performansı karşısında kahkahalara boğulabilirdim şu anda, kesenlikle benden daha iyi bir oyuncuydu bu adam. Hızla bana döndü, <<bu yakışıklı oğlan hapsi boylayacak, ben işin parçası olmam. Benimle hiç görüşmediniz, beni hiç tanımıyorsunuz!>>

Murat arkasını dönüp gitmeye başladı. Biraz korkmuştum doğrusu, böyle çekip gitmemesi gerekiyordu, Gael'i ikna etmeliydi. Ve tam o anda Gael, endişemi yatıştıran kişi oldu. <<Bekle be bekle!>> Murat döndü. <<Bak, ben öyle Türk hapishanesinde yapamam tamam mı? Bu işi düzeltebilir misin?>>

Murat yavaşça döndü ve yüzüne kendinden emin bir gülümseme koydu, o gülümsemenin nereden geldiğini bilemiyordum doğrusu. Gerçekten rol icabı kendine güvenen bir adamımı oynadığı için mi gülüyordu, yoksa Gael'i kerizlemeyi başardığı için mi gülüyordu? Ağır adımlarla tekrar Gael'e yaklaştı. <<Sen bana o 5 milyonu getir, bütün işi Özlem sigorta dolandırıcılığı yapmaya çalışmış gibi gösteririm. Zaten kocasının ölümünün ardından finansal sıkıntı içinde değil miydi, kocasının arabası da çok ediyor ama ne yazık ki işi iyi beceremeyip kendini de ateşe verdi, nasıl?>>

<<Dahiyane... Dahiyane...>> Gael'in eli hızla cebine gitti ve telefonunu çıkarıp bir numarayı aradı. <<Bülent... Kes sesini ve beni dinle hemen! Bütün hesabımı çekiyorum, hepsini, senin payında dâhil!>> Murat ve ben sevinç içinde birbirimize baktık. Yapacaktı, gerçekten de bize 5 milyon lira teslim etmek üzereydi bu adam. <<Bana öyle çocuk muamelesi yapmaya filan kalkma Bülent! Eğer 1 saat içinde o parayı almazsam, polise gidiyorum ve onlara küçük tatlı sırlarımızı birere birer döküyorum. 1 saatin var Bülent!>> Telefonu kapatıp derin bir oh çektikten sonra tekrar bize döndü.

<<Her şey tamam mı,>> diye sordu Murat.

<<Muhasebecim... Hesabım üzerinde komisyonu var ama dediğimi yapmak zorunda, bütün pisliklerini biliyorum. Tek sorun ondan paramı aldıktan sonra peşimden gelecektir, o parayı geri almaya çalışır, yani bir süre uzak durmam gerekecek.>>

Hemen araya girdim. <<Bak biliyor musun, Murat bu öğlen için sana Madrid'e bilet ayarlayabilir ve sahte pasaport da.>>

Keyiflenerek kıkırdadı. <<Madrid, çok güzel, bir keresinde gitmiştim. Dünyanın en ateşli kızları orada...>> Yaramaz bir gülümseme kondurdu yüzüne. Madrid'de yaşayacağını düşündüğü maceraların hayalleri şimdiden keyiflendirmeye başlamıştı onu. Bende onun keyfine katıldım ve karşılıklı gülüştük.

Şeytan TüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin