Arabamı hızla Gael'n evinin önüne çektim. Adam, sakin bir akşamın, insanın üstüne çökerttiği dinginlikle bahçesini ağır ağır suluyordu. Beni görünce yüzünü ekşitti. Hayatını insanları dolandırarak geçiren bir adamın yaşamındaki tek huzurla an, kendi evinde, kendi bahçesini suladığı an olmalıydı ve ben gelip o anında içine etmek üzereydim. Tedirgin ve hafiften panik olmuşum gibi görünmek için elimden geleni yaptım. <<Gael, sabahtan beri seni arıyorum, niye bana cevap vermiyorsun?>>
Bıkkın bir ifadeyle başını geriye attı. <<Bak dostum, içtik eğlendik tamam ama yeter artık. Zaten içkiyi de bırakacağım bana yaramıyor. Şu dövmeyi de boş zamanım olunca sildireceğim. Kendi yollarımıza gidelim artık, sende şehri terk et.>>
<<Sus bir,>> diye çıkıştım. Beni böyle sinirli görünce şaşırdı. <<Neye bulaştırdın sen beni oğlum?>>
<<Ne diyorsun sen?>>
<<Takip ediliyorum anladın mı Gael?>>
Şimdi biraz dikkatini çekmiştim işte, çeşmeye gidip suyu kapattı ve ciddileşti. <<Neden bahsediyorsun sen, delirdin mi?>>
<<Sabahtan beri nereye gitsem peşimde bir tane siyah Honda var. Az önce telefonumda dinleme cihazı buldum!>>
Geal'in yüzündeki ciddiyete, gerginlikte karışmıştı şimdi, içimdeki panik duygusunu ona da yayıyordum. <<Bu sabah adamlarımdan biride siyah bir Honda'nın beni takip ettiğinden şüphelenmişti.>>
<<Evet, evet! Peşimizde birileri var Gael!>>
<<Hayır,>> dedi kendini zorla rahatlatmaya çalışıyordu. Bazı insanların kendi kendine geliştirdiği bir savunma psikolojisiydi bu, özelliklede hayatı hafif geçiren, eğlence düşkünü tiplerin. Her zaman için kendilerini rahat hissetme ihtiyacı duyuyorlardı. <<Sakin ol, adamımın dediğine göre iki tane gençmiş, öyle ara sokağa çekip, yiyişmek istemişler sadece.>>
<<Tabi ki öyle yapacaklar Gael, öbür türlü nasıl bahane edebilirlerdi ki orada olmalarını, hiç mi casus filmi izlemedin sen? Bu işi halletmeliyiz, bize yardım edebilecek birini tanıyorum.>>
Şimdi hepten panik halini kaybetmişti, umursamazca omuz silkti bana. <<Rahatla Tayfun. Ben dikkatliyim, beni koruyan adamlarda var, hiç öyle peşimde birisinin olduğu filan yok. Hadi sende korkma, rahatına bak.>>
<<Hayır,>> diye tekrar çıkıştım. <<Bu işi ciddiye almalısın Gael, bu sana kini olan biri olabilir, polis için delil toplayan biri olabilir, geçmişte oynadığın hatunlardan biri olabilir!>>
<<Hayır,>> diye o üsteledi bu sefer. Fakat ses tonundan her şey açıktı, onun içine serpiştirdiğim korku yer ediyordu şu anda. <<Ben rahatıma bakacağım ve bahçemi sulayacağım!>> Arkasını dönüp musluğu açtı. <<İyi akşamlar sana!>>
Defol git diyordu bir nevi. Şu anda söylediklerimi dikkate almamış gibi görünüyor olsa da aslında gayet alıyordu, sadece bunu bana belli etmiyordu. Ama içindeki tedirginlik, korkuya, korku şüpheye ve şüphede paranoyaya dönüşecekti elbet ve o zaman gelince de ben, onu elime düşmesi için bekliyor olacaktım. Tek yapmam gereken kendi telefonundaki dinleme cihazını bulmasını beklemekti ve o zaman ilk iş beni arayacaktı, bundan gayet emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Tüyü
General FictionAilesini kaybetmiş, sevgiden yoksun bırakılmış ve reddedilmiş bir çocuk neye dönüşür? O, Ankara şehrinin en iyi dolandırıcısı, herkes onu farklı bir isimle biliyor, onunsa bir bakışı, seni köküne kadar tanıması için yeterli. Onun için hayat bir poke...