30 Ara Final Part 1♣Vuslat

40.4K 1.2K 223
                                    

Minik ellerimi avcunun içine alıp sıkışını hatırladım. Ne kadar da harika bir babaydı. Her zaman yakışıklı bulduğum yüzü genelde maçtan kalma yara izleriyle dolu olurdu, şakakları kırlaşmaya başladığında bile bu böyleydi. Yenilgiyi asla kabul etmezdi. Başına gelenlerin sorumlusunun da bu olduğunu düşünüyordum. Onun yanında güvende hissetmemin nedeniyse sanki dünyadaki her şeyle mücadele edebilecek kadar güçlü görüyordum onu, onun yenilmez olduğunu sanıyordum.

Öyle değilmiş.

Ve ne var ki Miraç'ın kızı olmak da beraberinde bana bazı sorumluluklar yüklüyordu. Her gece babanızın öldürülene kadar dövüldüğünü haber veren bir telefon gelmesi korkusuyla yaşıyordunuz. Her an babanız acı bir şekilde ölebilirdi, ve bu durumda suçlayabileceğiniz kimse yoktu. Çünkü o bu sözleşmenin altına havalı bir imzasını atmıştı; boks maçında her şey göze alınır.

Babamın hasmına yumruk atarken ki görüntüsü geçti gözlerimin önünden hızla. Elindeki yaraları sararken gördüm kendimi; evimizin kapısının önüne çömelmiş çocukluğumu gördüm, onu bekliyordum. Sonra bir adamın babama vuruşunu ve ringin etrafında bağıran insanların arasında yere yığılışını...

"Baba!"

Kulağımda çınlayan çığlığımla gözlerimi açtım. Kalkmak için yeltenecek kadar aptalca davranmıştım ve yataktaki başarısız girişimim odanın döndüğünü hissetmemle son buldu. Siyah birden yanımda belirdi ve nazik bir tavırla başımı yastığıma geri yatırdı. "İyi misin?" Endişeli sesi kulaklarıma dolduğunda bakışlarım ona döndü.

Saçları sanki defalarca elleriyle karıştırılmış gibi darmadağın olmuştu ve gözlerinin altı uykusuzluktan hafifçe morarmıştı. Bakışlarım solmuş tenine kaydı, kesinlikle uykusuz olmalıydı. Parmaklarım onun pürüzsüz tenine dokunmak için can attılar.

Endişeli siyah gözlerine tekrar baktığımda sorusunu hatırlayıp başımı salladım. "Hastanede miyiz?" diye sordum nefret ettiğim hastane kokusu alınca.

"Evet," dedi ve yatağın ucuna oturdu. "Bende sevmem."

"Neyi?" diye sordum refleks olarak. Bir yandan da gıdıklandığım için, kirlenmiş ve dağınık olduğunu tahmin ettiğim saçlarımı boynumdan çektim.

"Hastane kokusunu." Yüzünde yorgun bir gülümseme belirdi. "Gözlem yeteneğine sahip olmanın faydaları; sevgilinin sevmediği kokuları onun yüzüne bakarak anlayabiliyorsun."

Dudaklarından dökülen tek bir kelimenin içimde derinliklerden yayılan yorgunluk hissini bir anda süpürebileceğini bilmiyordum. Yüzümde hafif bir gülümseme belirdi. Sadece gözlem yeteneğine sahip bir "sevgilinin" fark edebileceği cinsten bir şeydi bu.

O da gülümsedi ve bana doğru eğilip sıcak dudaklarını alnımda gezdirdi. Nefesimi yavaşça ve kesik kesik verdim, bunu yapabilmeme bile şaşırmıştım. Sıcak nefesi alnımdan şakağıma doğru süzüldü ve boynumu gıdıkladı. Dudaklarımı ısırdım.

"Beni çok korkuttun," diye fısıldadı. Konuşurken dudakları şakağıma sürtünmüştü. Elimle ensesini kavradım. Koyulaşmış siyah gözleri gözlerime çevrildi aniden. Gözlerindeki siyah kargaşayı gördüm, ona bir kez daha aşık oldum. Elim yavaşça ensesinden kayıp yanağında durdu. Elimin altında pürüzsüz tenini hissettiğimde içimde uyanan duygular gözlerime yansıdı. Bakışlarım dudaklarına kaydı.

 Başı biraz daha eğildi. Dudakları dudaklarıma bir iki santim kala durdu.

"Seni seviyorum," diye fısıldadı. Yüzümü ellerinin içine aldı nazikçe. Bir anda sanki kararsızmış gibi duraksadı. "Doktor dinlenmen gerektiğini söyledi," diyebildi duraksamanın ardından. "Seni şu an öpsem kötü bir sevgili mi olurum?"

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin