Acaba işi var mıydı? Arasam rahatsız etmiş olur muydum?
Oflayarak yatağıma oturdum ve elimdeki telefonla oynamaya başladım. Gözlerim yüzüğüme kayınca gülümsedim.
Çok özlemiştim.
Gideli beş gün olmuştu ve ben artık dayanamıyordum. Bu süre zarfında beni birkaç defa aramıştı ama işleri çok yoğun olduğu için fazla zorlamamaya çalışıyordum.
Ama yine de... Ömer'i deli gibi özlemiştim.
Bir anlık hareketle telefonun kilidini açtım ve rehbere girdim. Arayacakken duraksadım ama sonra vazgeçip aradım. Telefon üçüncü çalışta açılınca kalbimin ritmi hızlandı.
"Hatay kızı?"
"Ömer? Nasılsın?" Güldü.
"Pek iyi sayılmam."
"Ne oldu?" diye sordum endişeyle.
"Beni hiç aramıyorsun." Sözlerinden sonra rahatlıkla nefesimi dışarı verdim ve gülümsedim.
Sesindeki o küskün tonu fark ettiğimde içim burkulmuştu biraz.
"Arayacaktım ama rahatsız etmek istemedim. Yani... işlerin yoğun." İç çekmesini dinledim önce. Sonra da cevap verdi.
"İşlerim yoğun olsa bile sesini duymak bana iyi geliyor. Çekinmeden ara beni. Sen beni rahatsız etmezsin, sen sadece bana daha iyi gelirsin." Alt dudağımı ısırdım.
Niye bu kadar güzel konuşuyordu, anlamıyordum. Beni hep böyle suskunlaştırıyordu. Bana bunu yapması haksızlıktı. Bu adamın her dediği güzel şey, o an bütün her şeyi unutmama ve ona odaklanmama neden oluyordu.
"Tamam," diye fısıldadım. "İyisin, değil mi? Öyle yemeğini yedin mi?" Soruma ofladığını duydum.
"Annem gibi başlama, güzelim." Kaşlarımı çattım.
"Yedin mi Ömer?!"
"Tamam tamam. Yedim," dedi homurdanarak. Güldüm hemen.
"Böyle uslu ol, koca adam." Gülüşünü duyduğumda ben de güldüm bir daha.
"Çok özledim seni," diye mırıldandı.
"Ben de," dedim hemen ardından. "Ne zaman geleceksin tekrar?"
"En kısa zamanda. Senin o kahve gözlerini özledim. Utangaç bakışlarını. En önemlisi de saçların. Saçlarını çok seviyorum." Söylediği şeyler yüzünden kalbim isyan ediyordu.
Çok güzel bir adamdı.
"Küçükken saçlarıma çok çirkin diyordun ama?" diye sordum hemen.
"Güzel olduğunu söylersem benle inatlaşmayacaktın. Beni inatlaşıp kaşlarını çattığında mutlu oluyordum. Yüzünün her ayrıntısını inceliyordum. Çocuk aklıydı ama işte..." dedi mırıldanarak. Tebessüm ettim.
"Niye bu kadar-" Sözlerimi kesti.
"Biliyorum. Mükemmel bir adamım, değil mi?" Kıkırdadım.
"Kendini beğenmiş." Sırıttığını hissedebiliyordum.
"Canını sıkan bir durum var mı? Canını sıkan biri varsa eğer-"
"Hayır," dedim sözünü keserek. "Aksine ortalık çok sakin. Bir sorun yok."
"Tamam," diye mırıldandı. "Unutma. Her şeyi bana söyleyeceksin. Seni orda bıraktım diye hep bir endişe içindeyim. Ama biraz daha sabretmemiz gerek. Canını sıkan bir durum olursa, haberim olsun. Alayım kellelerini." Son sözlerine güldüm. O da güldü.
"Artık kapatmam gerek, meleğim. Beni istediğin zaman ara. Müstakbel kocanım ben senin. Al, tepe tepe kullan." Hafifçe güldüm yine.
Her zaman güldürmeyi başarması beni, ona daha çok bağlıyordu.
"O zaman görüşürüz," diye mırıldandım. "Sevgilim."
"Ne dedin? Sevgilim mi? Bir daha desene, Hatay kızı. Ulan sanki yeni yetmeler gibiyim. Ergenliğim bitmişti benim, değil mi?"
"Ya Ömer!" dedim gülerek. Ama bir yandan da utanmıştım.
"Bir daha de kapatacağım, söz." İç çektim.
"Görüşürüz, sevgilim." O da iç çekti ve sonra fısıldar gibi konuştu.
"Sen benim başıma gelen en güzel şeysin, Hatay kızı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR ✔
Teen FictionHatay kızı ve doktorun hikâyesi. Kısa hikâye tarzındadır. *** Başlangıç tarihi: 16.08.2019 Rastgele #1 = 19.04.2020 Kısahikaye #1 = 14.09.2020 Romantizm #1 = 20.01.2021 Dram #1 = 16.09.2022