Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.Annesinin bir tanesini hor görmesinler.
Annesinin bir tanesini hor görmesinler.Uçanda kuşlara malum olsun.
Ben annemi özledim.
Hem annemi hem babamı.
Ben köyümü özledim.
Etrafımda dönüp duran insanlar ve bir yandan da yakılan kınalar.
Göz yaşlarım ardı ardına yanaklarımdaki yerini bulurken, gözlerimin önüne perde olarak inmiş kırmızı tülün ardından anneme baktım.
Bakışları bir bana dönüyordu, sonra bir daha rahatsız bir şekilde etrafına bakınıyordu. Sonra bir daha bana baktı. Sanki o an gözlerimi buldu ve uzunca seyretti beni.
Gözlerinin doluşunu izledim. Aynı anda benim de gözlerim doldu. Yanağına süzülen göz yaşını görünce başımı eğdim ve bakışlarımı kınalı olan ellerime döndürdüm.
"Keşke," diye geçirdim içimden. "Keşke... güzel bir aile olabilseydik. Böyle içim yanmasaydı... keşke."
Dudaklarımı ısırdım ve sakin kalmaya çalıştım. Bugün benim günümdü. Ömer'e bir söz vermiştim. Mutlu olmayı deneyecektim. Hem de her zaman.
Burnumu çekip kendime gelmeye çalıştım. Etrafımda dolaşan insanları seyrettim bir süre. Annemle ara ara göz göze geliyordum ama bakışlarımı kaçırıyordum.
Bu evde bir sığıntı gibi hissetmiştim ve kendimi hiçbir zaman buraya ait de hissedememiştim. Tamamen umudum tükendiğinde Ömer çıkagelmişti.
Şimdi Ömer vardı.
Onu da kaybedeceğim diye aklım çıkıyordu. Artık mutlu olmak istiyordum. Nefesimi dışarı verdim.
Her şey yolundaydı.
Sakin olmalıydım.
Gözlerimin önündeki kırmızı tül kaldırılınca Ömer'in annesini gördüm. Gülümsedi ve yanağımı okşadı.
"Güzel gelinim benim. Ağlama artık." Gözlerim yeniden dolunca onun da gözlerim doldu.
Her şeyin farkındaydı. Biliyordu kesinlikle.
Hareketli bir şarkı çalmaya başlayınca kendimize geldik. Ömer'in annesi elimi sıktı. Yanındayım dercesine...
***
"Ömer! Gitsene ya! Biri görecek şimdi." Sırıttı. Kına gecesi sona ermişti, herkes gitmişti. Ama Ömer dadanmıştı kapıya. Gitmiyordu.
"Çok özledim kızım seni." Gülümsedim.
"Ne yapayım? Kına gecesi diye çok yoğundum. Hem ağlattılar beni." Kaşlarını çattı.
"Kına gecesi klasiği işte. Hep ağlatıyorlar, zevk alıyorlar sanki. Hiç ağlamam diyen kadın da ağlıyordur kesin." İç çektim.
"Ben zaten sulugözüm." Tebessüm etti ve beni kollarının arasına aldı.
"Düğünümüz geldi, çattı. Merakla gelinlikli halini bekliyorum." Güldüm ve yanağını öptüm.
"Bekelemen gerekecek biraz daha. Fazla sabırsızsın."
"Çünkü söz konusu olan sensin." Titrek bir nefes alıp verdim.
"Git artık ve güzelce uyu. Sabah da güzelce hazırlan." Gözlerini devirdi.
"Tamam, anne."
"Ömer ya!" diye sitem ettim. Sırıttı.
"Yarın gece seninle görüşeceğiz zaten." Yutkundum.
"Çok gıcıksın. Edepsiz oldun iyice."
"Ne alakası var, Hatay kızı? Karımla ilgilenmek ne zamandan beri edepsizlik sayılıyor?" Güldüm.
"Hadi hadi. Çok konuşma sen. Tutuyorsun beni burda. Zaten yarın ikimiz de baş başa kalacağız." Söylediklerime pis pis gülünce omzuna vurdum. Dudaklarımı öptü kısa bir şekilde ve sonrasında yanağımı sıktı.
"Görüşürüz, Hatay kızı."
"Görüşürüz, doktor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR ✔
Ficção AdolescenteHatay kızı ve doktorun hikâyesi. Kısa hikâye tarzındadır. *** Başlangıç tarihi: 16.08.2019 Rastgele #1 = 19.04.2020 Kısahikaye #1 = 14.09.2020 Romantizm #1 = 20.01.2021 Dram #1 = 16.09.2022