UYARI: Hatay'ı kötülüyorsun, Hatay böyle bir yer değildir diye yorumlar yapmadan önce bu hikayenin yaşanmış olduğunu ve Rümrüm'den adlı duyuru bölümünü okumanızı öneriyorum. Kendimi açıklamaktan bıktım. Yorum yapmak için yorum yapmayın. Teşekkürler.
Başlama tarihinizi bırakınız. 16.08.2019.
***
"Sena! Hadi artık, çayı getir." Annemin sesini duyunca seslendim ben de.
"Tamam anne. Az kaldı kaynamasına." Herhangi bir cevap gelmedi. Bakışlarım demliğe döndü. İç çektim.
Belli bir yerden sonra insan bıkıyordu her şeyden. Ben de bıkmıştım. Her gün dört duvar arasında aynı şeyleri yapmak zor geliyordu artık.
"Hazırla artık şu çayı. Durma öyle direk gibi." Abimin sesini duyunca irkildim.
"Tamam, abi," dedim mırıldanarak. "Kaynamasını bekliyorum." Cevap vermedi. Yüzüne baktığımda kaşlarını çatmış ve bana sinirle baktığını gördüm.
"Söylesene," dediğinde gerildim. Yine benden ne istiyordu?
"Neyi?"
"Geçen ay gelen iki görücüyü neden kabul etmedin. Yaşın geldi de geçiyor." Sinirlensem de sakin kalmaya çalıştım.
"Neden kabul edeyim abi? Evliliğin yaşı mı var?"
"Var tabii," dedi hiddetle. "Kızlar belli yaşa gelince evlenir."
"Cahil," dedim içimden. "Cahilin tekisin."
"Güvenmiyorum, abi. İki görücü de iyi biri değildi." Başını iki yana salladı.
"Sana mı kaldı karar vermek? Biz tamam deyince kabul etmek zorundasın." Gözlerimin yandığını hissettim. İçim korkuyla doldu.
Beni zorla biriyle evlendirecekleri korktum. Zaten mükemmel olmayan hayatımı idare etmeye çalışırken, bir de bunu yaparlarsa yıkılırdım.
"Seni uyarıyorum, Sena. Eğer bizden gizli biriyle görüşüyorsan-"
"Hayır, abi," dedim sözünü keserek. "Bunu yapmam asla." Başını salladı.
"Aferin." Suyun fokurdayan sesini duyunca ocağı kapattım. Demliği alıp abimin yanından geçtim. Salona gidip masaya demliği bıraktım ve herkese teker teker çay doldurmaya başladım.
"Hayırdır?" dedi babam. Gözlerim, gözlerini bulduğunda yüzünde yine bir sinir vardı.
Bu evde ne zaman bana karşı samimi bir gülümseme görecektim, bilmiyordum.
"Ne oldu, baba?"
"Dün yatmışsın öğlene kadar." Sözleriyle bakışlarım anneme döndü. Bana bakmıyordu. O söylüyordu her şeyimi.
Kendimi üvey evlat gibi hissetmem normaldi. Çünkü, bu evde her hareketim göze batıyordu.
"Cevap versene!" Babamın bağırmasıyla sıçradım.
"Sadece yorgundum," diye fısıldadım. Sesimi duyduğundan emin bile değildim.
"Boş ver," dedi büyük abim. "Buna laf anlatamazsın. Hem sana bir haberim var."
"Neymiş?" deyip ona döndü babam.
"İsmail Amca'nın oğlu geliyormuş buraya. İzne çıkmış bir süreliğine. Şu doktor bozuntusu." Abimin sözleriyle elim ayağım buz kesti.
Doktor.
Doktor gelecekti.
"Sena otur artık," diyen küçük abimi umursamadım.
"Benim midem kötü biraz," deyip odama koştum. Kapıyı kapatıp sırtımı yasladım kapıya. Elimi kalbime koydum ve sanki mümkünmüş gibi hızlı olan kalp ritmimi durdurmaya çalıştım.
Doktor gelecekti.
Gözyaşlarımı tutamadım.
Doktor gelecekti.
Çocukluğum geliyordu buraya. Doktor geliyordu.
***
"Ben de okumak isterdim. Ama babam okutmuyor." Söylediklerim ile gülümsedi.
"Üzülme, Hatay kızı. Ben sana öğretirim her seyi. Okula ihtiyacın yok. İyi bir öğretmene ihtiyacın var."
"Tamam, öğretmenim," dedim hevesle. Aynı zamanda gülmüştüm de. Güldü o da.
"Sana öğretmen olacağım. Ama ben doktor olmak istiyorum, Hatay kızı. Bir tek sana öğretmen olurum."
Ve sadece, benim öğretmenim oldu.
***
Elimi ağzıma kapattım. Ağlayışım duyulmasın diye kendimi susturmaya çalıştım.
O zamanlar on iki yaşındaki bir çocuk için fazla zekiydi. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp öyle karar verirdi.
O herkese doktor olmuştu. Ama o zamanlar bir tek bana öğretmen olmuştu.
Doktor gelecekti ve bu demek oluyordu ki, çocukluğum da gelecekti.
***
Evet, başladık bu serüvene de. Nasıl buldunuz?
Seviliyorsunuz. 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR ✔
Ficção AdolescenteHatay kızı ve doktorun hikâyesi. Kısa hikâye tarzındadır. *** Başlangıç tarihi: 16.08.2019 Rastgele #1 = 19.04.2020 Kısahikaye #1 = 14.09.2020 Romantizm #1 = 20.01.2021 Dram #1 = 16.09.2022