Bölüm 2: "Kalp kırıkları."

75.4K 3.5K 628
                                    

"Ünitenin tozunu da aldın mı, Sena?"

"Evet, anne." Daha sonra tekrar düşüncelerime daldım. İki gündür aklım ondaydı. Neden hâlâ ses yoktu ki ondan? Gelmiş olması lazımdı.

"Ömer de gelmiş dün. Yıllar sonra gelmiş ya, bir de doktor olmuş tabii. Bir havalar, bir havalar. Bana da halan söyledi. O görmüş." Annemin söyledikleri beynimde yankılandı sanki.

Ömer Doktor.

"Evlenmemiş de. Doktor ya, beğenmiyordur kimseyi."

Allah aşkına, sana ne anne?

İnsanları anlayamıyordum. Dedikodu yapmaya bayılıyordu hepsi. Başkasının mutluluğu, başarısı gözlerine batıyordu. Benim annem de bunu yapıyordu üstelik.

"Konu açılmışken," dedi annem. "Halan senin için bir kısmet daha bulmuş." Ofladım.

"Evlenmeyeceğim anne. İstemiyorum." Ona baktığımda kaşlarını çatmıştı.

"Yirmi beş yaşındasın, Sena. Daha neyi bekliyorsun?"

"Neyi mi bekliyorum, anne? Sevmediğim, bilmediğim bir adam ile evlenmektense böyle beklerim evde." Başını iki yana salladı.

"Eninde sonunda evleneceksin. Sonsuza kadar baba evinde kalamazsın." Gözlerim yandı.

"Beni bu kadar sevdiğinizi belli etmeyin, anne. Cidden duygulanıyorum," dedim alayla.

"Terbiyesizlik yapma!"

"Yalan mı? Büyük abimin karısı babasının evine gidiyor, dönüyor. Her istediğini yapıyor. Ama sizin canınız o. Aynı şekilde diğer abimin de nişanlısı gözünüzde o kadar mükemmel ki, asıl öz kızınızı görmüyorsunuz bile."

"Sena!" diye bağırdı. "Kes sesini!" Gözlerim dolunca alt dudağımı ısırdım. Toz bezlerini alıp sehpaları silmeye başladım.

"Beni neden sevmediğinizi anlayamıyorum, anne. Küçüklüğümden beri her şeyden kısıtladınız beni. Ne istiyorsunuz benden, anlamıyorum."

"Sen sadece şımarıklık yapıyorsun şu an. Yirmi beş yaşındaki biri için çocukluk bu, Sena. Kendine gel." Yine o duygusuz sesi beni çileden çıkardı ve ona döndüm.

"Nesin sen?! Anne misin?! Ne bu nefret?! Abimler senin gözünde öyle mükemmel ki, ben tam tersiyim senin için. Karnında dokuz ay taşıman seni anne yapmıyor!" Bağırarak söylediğim şeylerden sonra sustu bir süre. O konuşmayınca ben konuştum yine.

"Biliyor musun, anne? Bu evdeki kimse benden helallik alamayacak. Kalbimi o kadar kırdınız ki, helallik almaya yüzünüz olacak mı, onu da bilmiyorum." Söylediklerimin ardından toz bezlerini bırakıp odama gittim. Kapıyı kilitledim.

Elimi ağzıma kapattığımda hıçkırmıştım. Gözyaşlarım yanağımda belli bir rota oluştururken yere çöktüm.

Bu evdeki kalp kırıklarım o kadar çoktu ki, artık canımı yaktığını daha çok hissediyordum sanki. Çünkü, artık dayanacak gücüm kalmamıştı.

Herkes iyi bir aileye sahip değildi.

Üstelik ben, bana neden böyle davrandıklarını bile anlayamamıştım. Nedenini bilmek de istemiyordum gerçi. Gözyaşlarımı silerken fısıldadım.

"Sana ihtiyacım var, doktor. Ama korkuyorum. Bana derman olacakken, dert olacaksın diye."

DOKTOR ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin