18.Bölüm: "Bir Tutam Mavi"
"Aydınlattım mı peki o yolu?"
Dün gece benim için müthiş derecede önemli bu soruyu ona sorduğumda uzun uzun bakmıştı gözlerime. Güzel kahvelerindeki derin anlamlarla gülümsemişti bana sıcacık. Beklentili gözlerle ona bakarken ağzını bir şeyler söylemek için araladığındaysa abim aramıştı. Bu duruma çok da üzülmemiştim çünkü istediğim cevabı bakışları ve gülüşü vermişti zaten.
Piknik yaparken espriler yapmıştı bana. Ağız dolusu kahkahalar atmıştı ve attığı kahkahalar yüreğime bulaşmıştı. Bu davranışlarıyla zaten çoktan vermemiş miydi sorumun cevabını?
"Nasıl da gözünü dikmiş sana bakıyor."
Naz'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrılarak önümdeki soğumuş kahveden ayırdığım bakışlarımı ona çevirdim.
Kaşlarımı çatarak "Kim?" Diye sorduğumda gözleriyle karşımızdaki masayı gösterdi. Naz'ın gösterdiği yere baktığımda iki masa ötemizde oturan Burak ile göz göze geldim. Gözlerini dikmiş bana öylece bakarken rahatsız olarak bakışlarımı ondan çekip tekrar Naz'a baktım. "İlgilenmiyorum." Dedim umursamaz bir edada.
Bedenini masaya ittirip Burak'a baktıktan sonra tekrar bana odaklandı. "Senin ilgilenmediğini zaten biliyoruz. Asıl mesele senin başkasını sevdiğini öğrendiği halde ilgisini senin üzerinden çekmemesi."
Omzumu silkip önümdeki kahve bardağının etrafına parmaklarımı sardım. "Bir şey dediği yok ki. Sessiz sessiz oturup bakıyor sadece. Gözler onun gözleri. Yapabileceğim bir şey yok."
"Valla sessizliği fırtına öncesi sessizlik gibi geliyor bana." Dedikten sonra üzerime eğilip gözlerini kıstı. "Ben her şeyi beklerim bu çocuktan."
Naz tekrar sırtını sandalyeye yaslarken "Ne yapabilir ki?" Dedim düz bir sesle.
Burak'a gerekeni söylemiş, tavrımı da defalarca açık ve net bir şekilde ortaya koymuştum. Bana hissettiği şey her neyse umrumda bile değildi zira o, ona olan saygımı o gün Eymen hakkında ileri geri konuşarak yıkmıştı.
Tekrar Burak'a bakacağı sırada koluna dokunarak onu engelledim. "Durup durup bakma ona Naz." Dedim uyarıcı bir tonda. "Kendisi hakkında konuştuğumuzu düşünecek."
"Zaten onun hakkında konuşuyoruz sarı şeker." Dedi alayla gülerek.
Bakışlarımı sertleştirdim. "Sen konuşuyorsun, beni de ortak ediyorsun."
"Seda da güya bir kahve alıp gelecekti. Yemen'den mi alıyor kahveyi nedir? Gelemedi bir türlü." Dedi söylediğim son sözü es geçerek.
Kaşlarımı kaldırarak Seda'nın geldiğini gösterdim. "Bak geliyor."
Seda tam gelirken bir çocuğun ona çarpmasıyla yerinde yalpaladı ve kahve eline döküldü.
"Oha!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)
Teen FictionFİNAL OLDU!!!! Umuda sarılmış kalplerin hikayesi... Karanlık bir yolda el ele ışığa doğru yürümenin, umudun hikayesi... Yaralı genç bir kızın avucundaki yıldızlarla karanlıkta kalmış sevdiği adamın kalbini aydınlatmaya çalışmasının hikayesi... Bir...