Kalbi onun kalbine girdiğinde sıcak bir yuvaya da sahip oldu ilk defa, o kalp durursa o sıcak yuva soğuk bir mezar olacak ona...
"Üşümedin mi daha?"
Üşümek mi? Genç adamın üç gündür içi kor kor yanıyordu. İçinde yanan ateş sönmek yerine daha da harlanıyordu arkasında duran kızın her sözüyle ve her bakışıyla.
Genç adam baş ve işaret parmağının arasında tuttuğu zehiri ağır ağır yukarı doğru kaldırıp dudaklarının arasına kıstırdığında arkasından gelen adım sesleri daha da yaklaştı. Biliyordu, o kız kendisinin sigara içmesini sevmiyordu hatta nefret ediyordu ama elinden başka hiçbir şey gelmiyordu ki.
Oğuzhan dudaklarının arasına kıstırdığı zehirden bir duman daha çekip ciğerlerine gönderirken yanaklarında oluşan çukurla beraber gözlerini kapattı. İçine derin bir şekilde çektiği dumanı tekrar havaya doğru üflediğinde yanında duran mavi gözlü kıza baktı. Üç gündür olduğu gibi yine içi yandı ona bakarken. Nasıl yanmasın ki?! Üç gün önce sevdiği kızın kanser olduğunu öğrenmişti.
Ona baktıkça ağlamak istiyordu. Ama ağlarsa sevdiği kız üzülürdü. Ağlamamak için gözlerini Gökçe'den çekip bakışlarını bahçede gezdirdi. Bir zamanlar kurak olan ama içine Gökçe'nin adım atmasıyla cennete dönüşen bahçelerine... Arkalarında duran iki oda bir salonu sıcak yuva yapan bu kızın kanser olduğuna inanamıyordu hala.
"Oğuzhan beni duydun mu?"
Oğuzhan irkilir gibi olduktan sonra bahçede tur attırdığı bakışlarını tek ailesi olan kıza çevirdi. 'Bu kız, hayattaki tek ailem, yaşama sebebim kanser miydi şimdi, bedeninde ölümcül bir hastalık mı taşıyordu', diye geçirdi içinden. Zaten günlerdir bu iki cümle beynini kemiriyordu, içi yangın yeriydi, içinde depremler oluyordu ama o sadece sigara içiyordu sessiz sedasız.
"Üşümedim," dedi kuru bir sesle. Konuşunca hatta nefes bile alırken boğazı acıyordu, kalbi daralıyordu zira kalbinde atan kalp de üç gündür acı çekiyordu.
Kalbinde atan kalp... O kalp ona sıcak yuva olmuştu. O kalp durursa soğuk bir mezar olacaktı.
Gökçe, giydiği hırkanın önünü kapatıp kollarını da göğsünde birleştirirken buruk buruk baktı sevdiği adama. Sevdiği adam ise elindeki zehiri bir daha götürdü usul usul dudaklarına.
"Sigara içmeni sevmiyorum Oğuzhan hatta nefret ediyorum. Sebepsiz yere kendini zehirliyorsun. Yapma!"
Genç kızın tok sesi Oğuzhan'ın kulaklarına ulaşırken bir nefes daha çekti o zehirden. Dumanın kaçtığı koyu renk gözleri kısılırken içine çektiği dumanı tekrar havaya üfledi.
"Önceden sebepsiz yere içiyordum ama şimdi içmek için bir sebebim var," dedi acı acı.
Gökçe yutkundu. Ne diyeceğini bilemezken ellerini kollarında gezdirdi usul usul. O da ağlamamak için direniyordu sırf yanındaki adamı üzmemek için lakin onun içi de Oğuzhan'ın içinden farklı değildi. Kendisi de hala kanser oluşunun şokunu atamamıştı üzerinden.
İkisi de içlerinde patlayan volkanlara inat sessiz sedasız gecenin karanlığını izlerken Gökçe burnunu çekti. Oğuzhan kafasını aniden sevdiği kıza çevirdiğinde kıza bir adım yaklaşıp karşısına geçti. Tek eliyle Gökçe'nin yanağına dokunduğunda "Gökçe buz gibi olmuşsun be güzelim," dedi. "Hadi içeri girelim. Daha fazla bahçede durursak hasta olacaksın."
Zaten hasta değil miydi?
Gökçe duyduğu son cümleyle dudağının kenarını kıvırdı. Dudağının kenarına gizlediği manayı fark eden Oğuzhan öylece sevdiği kızın mavilerine daldı. Daha sonra kendini toparladı hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)
Teen FictionFİNAL OLDU!!!! Umuda sarılmış kalplerin hikayesi... Karanlık bir yolda el ele ışığa doğru yürümenin, umudun hikayesi... Yaralı genç bir kızın avucundaki yıldızlarla karanlıkta kalmış sevdiği adamın kalbini aydınlatmaya çalışmasının hikayesi... Bir...