29.Bölüm: "İçimde Solan Çiçeklerim"

9.4K 696 390
                                    

29

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

29.Bölüm: "İçimde Solan Çiçeklerim"

Bulunduğun durumdan sıyrılıp kurtulmak için söylediğin yalanlar seni çıkmaz bir sokağa götürür.

"Sahi o gün nereye koşuyordun öyle deli gibi?"

Eymen cevabını çok iyi bildiğim ama bir türlü dilimin ucundan dışarı çıkarıp özgürlüğe kavuşturamadığım bu soruyu soralı saniyeler olmuştu. O, kaşları çatık, gözleri hafif kısılmış, çehresi suskunluğumun verdiği endişeyle gerginleşmiş bir halde sorduğu sorunun cevabını beklerken ben tedirgince saçlarımı kulağımın arkasına tıkıştırıp bakışlarımı önüme düşürdüm.

"O gün..." dedim bakışlarımı ısrarla onun gözlerinden sakınarak. Ben ilk defa Eymen'in gözlerine bakmak istemiyordum. Ona, gözünün içine baka baka yalan söyleyemezdim çünkü.

Yalan...

Evet, ona yalan söyleyecektim. Ona o gün Ayşegül'ün kriz geçirdiğini söylemeyecektim. Ayşegül'ün de kanser hastası olduğunu ve onu bu hastalıktan ötürü kaybettiğimi söylemeyecektim.

İçimde kasırgalar kopartan bu gerçeği ona nasıl söyleyebilirdim ki? Zaten korkuyordu. Evet, Eymen eski Eymen değildi artık. Gülüyordu, sohbet ediyordu benimle ve çevresindekilerle, yemek yiyordu... en önemlisi umut ediyordu, bu hastalığı yeneceğine inanıyordu ama korkusunu da yüreğinin o kuytu köşesinden atamıyordu ne yazık ki! Kızkardeşim yerine koyduğum Ayşegül'ümü bu hastalıktan kaybettiğimi öğrenirse tüm bu saydıklarımı tek bir gerçekle yakıp yıkacakmışım gibi geliyordu. Onun gibi ben de korkuyordum. O beni bırakmaktan, bense onu kaybetmekten... Aslında ikimiz de birbirimiz için korkuyorduk.

Eymen'in bu gerçeği öğrendikten sonra benden uzaklaşacağından, kendini tekrar o karanlığa gömeceğinden deli gibi korkuyordum. Bu yüzden Ayşegül'ü ondan gizlemek zorundaydım.

Eğer ona Ayşegül'den bahsedersem Eymen eski hâline dönebilirdi. Bu, haftalardır özenle sulayıp büyüttüğün, binbir emek verdiğin bir çiçeğin bir sabah kalktığında solduğunu görmek gibi olurdu.

"Evet Didem, o gün..."

Eymen'in sesiyle kafamı kaldırıp bana beklentili bakan gözleriyle karşılaştım. Kolunu koltuğun tepesine boylu boyunca uzatmış parmaklarıyla ritim tutturuyordu. Sesindeki ton ve hareketleri sabırsızlandığını gösterirken dudaklarımı konuşmak için zoraki bir biçimde araladım.

"Ben o gün hastaneye yetişmeye çalışıyordum," dedim sesimin titrememesi için ekstra bir çaba sarfederken. İstemeden söylenilen yalan sesi titretirdi. Sesim titrememişti ama kalbim titremişti.

Eymen'in kaşları olabildiğince daha çok çatılırken bakışlarındaki merak da artmıştı. "Hastaneye yetişmeye çalışıyordun?" Dedi söylediklerimi teyit etmek için. Kafamı sallayarak onu onayladığımda konuşmak için dudaklarını araladı tekrar. "O kadar telaşlı ve korkmuş bir halin vardı ki... yetişmeye çalıştığın her kimse çok yakının olmalı."

BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin