O, kalpten alınan aşırı doz özlemdi ve ben yavaş yavaş ölüyordum...
"Eymen akşam işin yoksa bir şeyler yapalım mı?"
Kulaklarıma dolan soruyu duymamış gibi yaparak pencereden dışarıyı izlemeye devam ettim dalgın gözlerle. Hayır abi, bu kızlar niye peşimi bırakmıyor anlamıyorum. Yüz de vermiyorum ki. Bakın kibirlilik ya da kendini beğenmişlik yapmıyorum. Sadece kızların benden uzak durmasını istiyorum çünkü kimsenin kalbini kırmak istemiyorum. Ben ondan başkasını istemiyorum. Hoş, onu da deli gibi istiyorum ama... Neyse....
"Eymen sana soruyorum."
Duyduğum ikinci sesle bıkkın bir nefes verdim. Ses bu defa daha yakından gelmişti zira birkaç adım ötemde olan Selvi tam dibimde almıştı soluğu.
Beden dersindeydik. Lise son öğrencisi olduğumuz için de hoca ders çalışalım diye bizi salardı. Bugün de öyle yapmıştı ve ben de sessiz bir ortam diye sınıfa gelmiş öğretmen masasının üstüne oturmuş öylece dışarıyı izliyordum. Hayır, bir şey yapıyordum hem de çok önemli bir şey; onu düşünüyordum ki zaten düşünmediğim tek saniyem bile yoktu ki. Adı, varlığı, burnumdan gitmeyen kokusu bütün benliğime bir ağ gibi örülmüştü. Kim bilir ne yapıyordu şu an sarışın? O da beni düşünüyor muydu? Ulan bilinmezlik kadar kötü bir şey yok şu hayatta.
"Eymen beni duyuyor musun?"
Yeter ama!
"Selvi," dedim ruhsuz bir sesle. "İşim yok ama bir şey yapmak istemiyorum."
Selvi iki adım atarak pencerenin pervazına dayanarak tam karşımda durup dışarı ile olan görüş açımı keserken "Manzaramı kapatıyorsun. Çekil önümden," dedim ifadesiz, duygusuz bir suratla ona bakarken. Allah'ım şu an baktığım yüz Didem'in güzel yüzü olmalıydı.
Selvi kollarını göğsünde toplayıp beni etkileyeceğini sandığı bir gülümseme kondurdu dudaklarına. "Manzaran ben olmak istiyorumdur belki Eymen!"
He Selvi he!
"O manzaranın gölgesi hatta izi bile olamazsın! Sadece sen değil, hiç kimse olamaz!"
Ah, Didem, benim tek manzaram sensin.
Dik dik suratına bakarken duygudan yoksun sesim onun kulaklarına çarptığı an yüzündeki gülüş dondu lakin bozuntuya vermeyerek kollarını çözdü ve saçlarını geriye attı. "Eğer bana bir şans verirsen," bedenini pencerenin pervazından ayırıp özel alanıma girince kaşlarımı çatarak ifademi sertleştirdim. Amacı neydi bu kızın?
Huzursuzsa yerimde kıpırdanarak kafamı hafifçe geriye atıp ondan uzaklaşmaya çalışırken o elini kaldırıp saçlarıma doğru uzattı. Eli yavaşça saçlarıma doğru yol alırken elini bir çırpıda havada yakalayıp sert bir şekilde geriye atınca eli boşluğa düştü. Tabi düşen sadece eli değil suratıydı aynı zamanda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)
JugendliteraturFİNAL OLDU!!!! Umuda sarılmış kalplerin hikayesi... Karanlık bir yolda el ele ışığa doğru yürümenin, umudun hikayesi... Yaralı genç bir kızın avucundaki yıldızlarla karanlıkta kalmış sevdiği adamın kalbini aydınlatmaya çalışmasının hikayesi... Bir...