Acı çekmeyen bir kalp sevdim demesin zira sevmek biraz da acı çekmektir...
41. Bölüm: "Çıkmaz Sokakta Tek Başıma"
Kaç saniye ya da kaç dakikadır odanın ortasında dikiliyordum inanın bilmiyorum. Hesap edemiyorum zira beynimin işlevinin çoktan durduğunu hissediyorum. Zaman benim için durmuştu sanki zira korkuyu, acıyı, endişeyi dibine kadar hisseden biri zamanı hissetmezdi ki.
Ben yine korkuyorum, acı çekiyorum ama bu sefer ki başka, çok başka anlıyor musunuz?
Eymen'in hiç hareket etmeyen bedenine bakarken aklımı kaybedecek gibi hissediyorum ama aklımı kaybetmiyorum. Ağlamak, Eymen diye seslenmek istiyorum ama hiçbirini yapamıyorum. Odanın ortasında kaskatı bir şekilde gözlerimi bile kırpmadan yatakta öylece yatan adama bakıyorum donuk gözlerle. Nefes alıyor mu ki? Nefes bile almıyor sanki daha az önce canlı kanlı benimle konuşan adam. Bu adam az evvel benimle birlikte ağladı, benimle birlikte güldü. Sonra biz sarıldık. Daha az evvel tenini, kokusunu, hissettim ben bu adamın. O güzel sesini duydum. Şimdi niye bu berbat duyguları hissediyorum? Niye hayatımın en kötü senaryosu cirit atıyor şu aptal kafamda?
Gitmez değil mi benden? Nefes almadığını düşündüğüm adam tam bana nefes oldu derken beni nefessiz bırakmaz değil mi? Ne olur bırakmaz deyin? Umut dolu en ufak bir söz duymaya su gibi, ekmek gibi ihtiyacım var çünkü.
Bu aşırı salak düşünceleri zihnimin en derinine göndermek ve kendime gelmek için derin bir nefes aldım. Titreyen ellerimi yavaş yavaş saçlarıma doğru tırmandırıp birkaç tutamı kulaklarımın arkasına aldıktan sonra yerimde kıpırdanıp sarsak bir adım attım. İkinci adımı atamadan geri durdum, yine derin bir nefes aldım. Sonra ayağımı sürüyerek bir adım daha attım sonra bir adım daha... Dördüncü adımım beni onun yatağının dibine ulaştırdığında bedenimi boş bir çuval gibi yatağın kenarına bıraktım.
"Ey..." adının ilk hecesi dudaklarımdan dökülürken sadece iki harfin bile dudaklarımı parçaladığını hissettim. Onun adı hiç bu kadar canımı yakmamıştı. Oysa ben çok seviyorum onun adını, onun adını dudaklarıma şiir diye yazmayı, onun adını şarkı diye söylemeyi...
Dudaklarımı birbirine bastırıp elimin altındaki beyaz çarşafı sıkarak sakin kalmaya çabaladım.
"Eymen," diye seslendim tekrar ürkek bir sesle. Eymen'in kahvelerinin üzerine örtülen göz kapakları aralanmadı, hatta elmacık kemiklerini gölgeleyen kirpikleri bile titremedi. Korkuyordum, hissetmiyor muydu korktuğumu? Hissetseydi uyanırdı değil mi? Sarışınının korkmasına asla müsaade etmezdi değil mi?
"Eymen," dedim az evvelki sesimden biraz daha gür bir sesle. Eymen yine uyanmadı hatta milim kıpırdamadı. O milim bile kıpırdamayış hiç bitmeyecekmiş gibi uzun süreli bir acı sapladı kalbimin tam ortasına.
Kalbim müthiş derecede bir acı çekiyor ama durmuyor, atmaya devam ediyor. Sevdiğim adamın kalbinin durduğunu zanneden kalbim atmaya devam ediyor. Nasıl oluyor bu? Hani ben o olmadan yaşayamazdım? Onun kalbi durmuşsa benimki niye atmaya devam ediyor? Bir yerlerde bir yanlışlık yok mu sizce de?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)
Teen FictionFİNAL OLDU!!!! Umuda sarılmış kalplerin hikayesi... Karanlık bir yolda el ele ışığa doğru yürümenin, umudun hikayesi... Yaralı genç bir kızın avucundaki yıldızlarla karanlıkta kalmış sevdiği adamın kalbini aydınlatmaya çalışmasının hikayesi... Bir...