Toprağa neden Rüzgar dediğini anlamasamda, yanımdaki bedenin gerildiğini fark ettiğimde, Rüzgar olayını çok sorgulamadan, Toprağın direksiyonu sıkıca kavrayan bir elini, yavaşça direksiyondan çektim ve kendi elimim içine hapsettim.
Toprak şok olmuş şekilde bir yola, bir elime, bir bana bakıp durdu. Şuanki gerginlik olmasa kahkaha atmaya başlardım ama telefondaki ses tekrar duyulduğunda, anın gerçekliği ve gerginliği yüzüme vurdu ve hiç bir şey yapamadan, düğümlenen boğazımla öylece oturdum koltukta.
"Nereye kaçırırsan kaçır! Ben elbet, o yanındaki kızdan intikamımı alacağım evlat. Bu işlerdeki ciddiyetimi en iyi sen bilirsin. Kaçırman, kollaman sadece beni daha çok sinirlendirecek. Tıpkı eskisi gibi..."dedi ve telefonu kapattı.
Toprak elini elimden çektiği gibi, direksiyona art arda yumruklar savurmaya başladı. Dışarıdan bakıldığında kriz geçirdiğini anlamak o kadarda zor değildi. Bu adam Toprağa ne yapmıştı? Neden bu hale gelmişti? Bu adam kimdi? Toprağın nesi oluyordu?
"benim yanımda dahada tehlikelisin, amcana her şeyi anlatacağım. İstanbul'a dönüyoruz"
Dedi ve tek kelime daha etmeden gazı fulledi. Bacaklarım sızlasada, bir kan görmediğimden sesimi çıkarmadım ve koltuğu biraz yatırıp, arkama yaslandım. Uzun bir yolculuk olacaktı ve gece yolcuğu, bu durumda sadece uyku ile geçerdi.
Gözlerimi kapattım. Tam uykuya dalacakken, elimi kavrayan sıcaklığı hissettim. Toprak elimi tutmuştu ve sanki biraz daha sıkı tutsa, kırılacakmışım gibi tutuyordu. Sadece hissettirecek şekilde. Bunu fark ettiğimde, ben de onun elini sıkı sıkı tutmak istedim ama sızlayan elim ve kapanmaya başlayan bilincim buna engel oldu.
***************
Uyandığımda, bir benzinlikte durduğumuzu fark ettim. Bu kadar stresin üzerine oldukça rahat bir uyku çekmiştim. Gerginlikten bir yerimin tutulmasını beklerken, bu konforlu Range, beni şaşırtmıştı. Yan koltuğuma baktığımda, Toprağın yanımda olmadığını fark ettim. Yine yoktu, ve bu beni korkutuyordu. Camdan dışarıya baktığımda, Toprağın dışarıda soğuk kahve içtiğini gördüm. Arabadan indim ve yanına gittim.
"Günaydın" dedim onun sessizliğini bozmak için. Toprak ise, cevap vermek yerine kafasını belirsiz bir şekilde salladı.
Ardından "2 saatlik yolumuz kaldı, daha uyuyacak mısın?" Dedi sert bir şekilde. Dünki olaydan sonra, eski, ruhsuz Toprak geri dönmüştü ve ben, bu Topraktan nefret ediyordum. başımı 'hayır' anlamında salladığımda, oda beni onaylayarak arabaya bindi ve beni beklemeye başladı. Daha fazla bu soğukta durmak istemeyeceğim için, ben de geri arabaya bindiğimde yola devam etti.
Dediği gibi iki saat sonra istanbula, hatta eve varmıştık. Ve bu iki saat boyunca, Toprak bana karşı bir kelime bile etmemişti. Evin önüne park ettiği arabadan hızla indi. ben de kapımı açıp yaralarıma dikkat ederek arabadan inince, Toprak anlamlandıramadığım bir şekilde elimi tuttu ve kapısı açık bir şekilde duran eve kaba bir tabir ile, resmen daldı. Görüş alanımıza giren Emir de, bizi görünce ayağa kalktı, beni süzdü, ve ardından şaşkın şaşkın Toprağa dikti bakışlarını.
Toprak ise, "Bakma aval aval, baban nerde?" Dedi. Yine sert bir şekilde dile getirmişti cümlesini.
Ben, bu Toprağı istemiyordum!
Emir sanırım benim görünüşümden dolayı, "yu-yukarıda çalışma o-odasında" dedi kekeleyerek. Toprak ise bu duruma aldırış etmeden, benide peşinden sürükleyerek yukarıya çıktı.
Sanırım, Toprağın sürekli bir yerlerde durmasından dolayı yolculuk uzun sürmüş, Biz eve varana kadar sabah 8 olmuştu. Amcam ise genelde öğlene kadar çalışma odasında dururdu. Bu yüzden erkenden işe gitmemesine şaşırmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGICIM
General FictionHayatındaki tek insanı kollarında kaybeden bir kız, tekrar sarılabilir mi seveceği birine? 24 yaşındaki Melodi, babasını bir saldırıda kendisine sarılmış bir şekilde öldürülmesi sonucu rehabilitasyon merkezine yatırılmıştır. Neredeyse her gün bayıla...