"Yok yenge, ev için her şey hazır. Toprak yerleştirildiğini de söyledi. Bize de sadece organizasyon ile ilgilenmek kaldı. Toprak, her şeyin benim istediğim gibi olmasında ısrarcı olduğu için, araya kimseyi sokmadığından dolayı biz ilgileneceğiz yani"
Gerçektende öyleydi. Toprak sanki evliliğimizi bir plan için yapıyormuş gibi düşünmek istemiyor ve her şeyin istediğim gibi olduğundan emin olmak için beni sürekli denetliyordu. İki haftada tüm mobilyalarımı aldırmıştım. Ev iki katlı olduğu için oda sayısıda biraz fazlaydı ve ben şimdilik, tüm odalarımı doldurmak istemiyordum. Kim bilir belki ailemize yeni üyeler dahil olurdu ve ben odaları onlara göre dizayn ettirirdim. İç mimarımız sevim hanım, her şeyimde yardımcı olmuştu, ondada yardım ederdi herhalde.
Neyse hayallerim bir yana. Gerçekten iki odayı boş bırakmak iyi olur diyerek üst kata sadece kendi odamız için mobilya aldık. Alt katta ise, misafir yatak odaları ve salon için takım baktık ve beğendiklerimizi Sevim hanıma ilettik. Mutfağı, Toprak tekrardan yaptırmak istesede ben beğendiğim için kırdırtmadım ve beyaz mutfak takımına sadece küçük detaylar ekledim.
Dediğim gibi, evin dışı siyah olsada içi bembeyazdı. Merdiveninden mutfağına kadar, her şey beyazdı. Daha biz evimize yerleşmeden hizmetliler ve bahçeden sorumlu olan çalışanlar müştemilata yerleşmişti bile. Simsiyah olan evimizin çatısı tamamen güneş panelleriyle doluydu. Toprak her şeyi kusursuz bir düzen ile ayarlıyor ve bana sunuyordu.
"Tamam kuzum, o zaman hazırlanıp çıkalım. Can bizi bekler"
Yengemin sesi ile, düşüncelerimden uzaklaşarak salondan ayrıldım. Can yengemin tüm elbiselerini yapan tasarımcıydı. Evet erkek bir tasarımcıyla çalışması, Toprağın açısından beni biraz gersede bu konularda bana karışamayacağını söylediğim için bir nebze de olsa rahattım.
Giyinme odamdan, üzerime düşük omuzlu beyaz bir bluz, altına ise kot şort giyerek çıktım ve çalan telefonumu hızla cevapladım.
"Kapıda bekliyorum güzelim. Sizi ben bırakacağım"
Yorgun çıkan ses Toprağa aitti. Bir kaç gündür, planların arasında kendini kaybetmiş ama asla pes etmemişti. Sanırım babası ile görüşmüştü bile. Ama şimdi beni bırakma fikri, Canı göreceği düşüncesi ile aklımda kaos yaratmıştı.
"Gerek yoktu Toprak. Yengemle gideceğiz biz. Sen işlerini hallet" desemde Toprak itiraz etmiş ve tekrar kapının önünde beklediğini söyleyerek telefonu kapatmıştı.
Öküz!
Çocuğun kucağına atlarken öyle demiyordun ama
Salona varıp tekli koltuğa oturduğumda, Melocanlarım geçen gün olanları tekrar aklıma getirerek beni utandırmayı başarmıştı.
Evet tamda dedikleri gibi Toprağın kucağına atlamıştım. Ne yapsaydım? Bahçede salıncakta otururken, önümden hızla bir şey geçtmişti. Ben de korkudan çığlık çığlığa eve gelen Toprağın yanına koştum. E ayağım takılıncada, üzerine atlamış gibi görünmüş olabilirdim yani. Ne yapabilirdim ki boşluğa atlayıp düşse miydim?
Hıı, aynen yanlışlıkla oldu. Asla bilerek değildi yani(!)
Özel günlerimde işime yarayan yaratıklarım, normal zamanda beni sinir etmeye bayılıyorlardı. Ben yine deliriyor muydum? Çünkü melocanlar eskiden çok sık gelmezlerdi aklıma.
"Hazır mısın Melodi? Emira hala kıyafet seçiyormuş, çekeceğimiz var bu kızdan" salona giren yengem kendi kendine yakınırken, merdivenlerden bir ses yükseldi
"Seni duyabiliyoruum!"
~~~~
"Bu tasarımcı Erkek lan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGICIM
Narrativa generaleHayatındaki tek insanı kollarında kaybeden bir kız, tekrar sarılabilir mi seveceği birine? 24 yaşındaki Melodi, babasını bir saldırıda kendisine sarılmış bir şekilde öldürülmesi sonucu rehabilitasyon merkezine yatırılmıştır. Neredeyse her gün bayıla...