Bir hafta sonra
Yavaş yavaş son bahar geliyordu, yaz sezonunu kapatmıştık ve bu beni çok üzüyordu. Dikişlerimin durumu da çok iyiydi. Hatta şimdi çıkartılabilirmiş ama doktorum 'garantiye alalım' demişti. Ben de sesimi çıkartmamıştım. Çünkü çok fazla kesik vardı ve iz kalmasını istemiyordum.
Bu bir haftada, Toprağın yüzünü bir kere bile görmemiştim. Amcamdan aldığım bilgiye göre Toprak, Zafer denilen adam, benim onunla olduğumu düşünerek onu takip ettiği için, bir kızla tüm türkiyeyi dolaşıyor ve Zaferin onların izini sürmesine izin veriyormuş. Ne güzel plan değil mi?!
Bir an, sadece bir anlığına içimde bir yerlerde o kızı kıskandığımı hissettim ama tüm bu yapılanların benim için daha doğrusu hepimiz için yapıldığını biliyordum. Bu yüzden bu kıskançlığımı bastırıp sesimi çıkarmadım. Ki zaten, çıkaracak bir konumda da değildim.
Emir artık biraz daha rahatlayarak kendi odasında kalmaya başlamıştı. Şu anda yine her zamanki gibi amcam ve yengemsiz kahvaltı yapıyorduk.
Amcam bugün evdeydi, fakat çalışma odasından çıkmayacağını söyleyip bize 'afiyet olsun' demiş ve yanımızdan ayrılmıştı. Yengem ise, best friendi ile alışverişe gitmişti. Kadın bizden daha sosyal yemin ediyorum.
Bize gelirse, biz de kahvaltı sofrasında önümüze koyulan kahvaltılıklarla oynuyor daha çok birbirimizle konuşuyorduk. Emir telefonuna baksada, Emira bana dönük bir şekilde Emir'i umursamadan sevgilisini anlatıyordu. Emir'i umursamamasının sebebi ise, geçen hafta onun hakkında "adamın altına girmek" gibi bir cümle kullanmasından dolayıydı büyük ihtimalle. Çünkü o günden sonra her böyle konulara girildiğinde "biz zaten saygı çerçevesini çoktan kırmışız" diyordu.
Her gün Emir'in yüzüne vurduğu gibi, bugünde biricik aşkı Keremi anlatmaya başladı. Çocuğu görmeden, en sevdiği saç rengine kadar her şeyini öğrenmiştim.
Emira deli gibi, ilgi alanına giren her şeyi soruyor ve sorduğu her şeyin cevabınıda gelip bana anlatıyordu. En sonunda 'bileklerimi keseceğim' diyeceğimde bileğimde kesilecek yerde kalmamıştı. Ne kadar kolaydı şimdi böyle söylemek. O zamanlarda canım deli gibi acırken daha bir ay bile geçmeden alaya alabiliyordum her şeyi. Bu da benim yapımdı işte...
Bu arada, geçen hafta gelen bir hemşire su geçirmez bir bandaj takmıştı yaralarıma. Artık rahat rahat duş alabiliyordum.
Kahvaltıyı bitirip, yine her zamanki gibi salonda film izlemeye başlamıştık. Artık deli gibi ağlamıyor, durduk yere sinirlenmiyordum. Özel günüm geçmişti ve ben pozitiflik abidesi olmuştum.
Film izlerken, kapı bir anda alacaklı gibi çalınmaya başladı. Her kapı çaldığında, anlam veremediğim bir şekilde tedirgin oluyordum. Emir kapıyı açtığında içeriye girecek kişinin yine görevlilerden biri olduğunu düşünmüştüm ama bu sefer yanıldığımı anladım. İçeriye Toprak girmişti.
Üzerinde beyaz bir tişört, siyah bir kot ceket, altında ise siyah kot pantolon vardı. Ve yorgunluğu yüzünün halinden belli oluyordu. Çok bitkin görünüyordu. İçeri girer girmez, etrafa daha doğrusu bana bile bakmadan amcamın çalışma odasına doğru ilerledi.
Yaklaşık yarım saat sonra, amcam ile birlikte odadan çıktılar ve yanımıza geldiler. Amcam "Melodi, Emira ile birlikte yukarıya çık ve eşyalarını hazırla. Emir ve Toprakla yurt dışına çıkıyorsun. Emir sende Sinanla Bartuyu çağır onlarda Emirayı alıp başka bir yere götürsünler" dedi. İyi de neden bu kadar acele ediliyordu? Ne olmuştu ki? Neden şu anda bu durumdaydık? Benim yüzünden tüm aile riske giriyordu. Sırf babam o adamın şerefsizliğini devam ettirdiği için şu an yeni bulduğum ailem de endişeliydi. Ama bizi ayırmaya çalışmalarını anlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGICIM
Fiksi UmumHayatındaki tek insanı kollarında kaybeden bir kız, tekrar sarılabilir mi seveceği birine? 24 yaşındaki Melodi, babasını bir saldırıda kendisine sarılmış bir şekilde öldürülmesi sonucu rehabilitasyon merkezine yatırılmıştır. Neredeyse her gün bayıla...