Kadın bizi fark ettiğinde, Toprak gözlerini kadından ayırmadan beni yavaşça yere bıraktı. Kadın, bakışlarımızdan rahatsız olduğunu belli etmek istemezcesine tebessüm ederken. Yengemde yanımıza gelmiş, bir bana, bir Toprağa, bir de baktığımız yere bakıyordu.
Buraya ilk geldiğimde Emiradan öğrendiğim kadarıyla, yengem ve Toprağın annesi yaz arkadaşı gibi bir şeymiş. Yani Topraklar buraya, bir süre sadece babası denilen herif yüzünden "sözde" tatil amaçlı gelirlermiş, yengemlerlede burda arkadaş olmuşlar. Yani yengemde Toprağın annesini tanıyordu. Bu yüzden o da kısa bir şok geçirdi ve kendini toparlayarak Toprağı oradan uzaklaştırmak için elini sırtına koyarak ittirdi. Bende koluna girdim. Hastane çıkışına götürdüğümde bile, Toprak hala kendinde değildi.
Amcamla Emir, arabayı almak için gittiklerinde. Yengemle ben birbirimize 'ne yapacağız?' der gibi baktık. En sonunda yengem kulağıma "Ben amcanlara bir şeyler uydururum, sen biraz yürü istersen Toprakla. İyi değil gibi gözüküyor" dedi. Bende ne dediğini algılayamasam da onayladım.
Araba geldiğinde, yengem arabaya bindi ve gitti. Bende eve çok uzak olmayan hastane bahçesinden, Toprağın elini tutarak çıktım. Kendimi yerine koydum bir anlık. Babama çok benzeyen bir adam gördüğümü, ama onun bana yabancıymışım gibi baktığını ve o kadar yakınlığa rağmen gidip sarılamadığımı düşündüm.
İçim ürperdi.
Sahile doğru yürüdüğüm yolda kendine gelmiş mi diye Toprağa bakıp duruyordum. O ise hala boş boş yola bakıyor bir şeyler düşünüyordu. Bir anda konuşmaya başladı.
"Ben... ben bir an annem sandım. Çok benziyordu Melodi. Bir an o şerefsizin, annemi öldüremediğini düşündüm. Gülüyordu. Çok güzel gülüyordu ama bana yabancıymışım gibi bakıyordu. O... o annemdi Melodi. Hafızamda silik silik hatırladığım yüzüydü o. Onu çok özlüyorum Melodi." Diye ağlamaya başladı. Herkese yenilmez gibi gözüken bu adam, karşımda ağlıyordu ve bu ilk değildi. Bu adam neredeyse tüm şeffaflığı ile dökmüştü içini bana.
İç çekiş sesleri çoğaldığında, sıkı sıkı sarıldım Toprağa. Hayatımda ilk defa bu kadar sıkı sarılıyordum birine. onun yanında olduğumu hissettirirce sıvazladım sırtını. Ağzımı araladım Toprağı sakinleştirmek için. Fakat sokakta yankılanan ses buna engel oldu "sevdiğinle aynı kaderi paylaşman ne güzel olacak. İkinizde sevdiğinizi kollarınızda kaybediyorsunuz. Ne acı! Ciddiyetimi anlamışsındır artık Rüzgar VARLIK" dedi arkaman gelen ses ve bir el ateş etti. O anda sırtımda bir sızı hissettim. Sıkı sıkı sarıldığım kollarım, bir anda halsizleşmiş ve ağır çekimle iki yana düşmüştü. Toprakla birlikte yavaşça yere çöktük, ben acıdan gözlerimi yummuş, inlemeye başlarken. Toprak şok olmuş bir şekilde demin yaşanan her şeyi unutmuş gibi yüzüme baktı ve bir süre sonra, beni dizlerine çekerek "Hayır. Hayır. HAYIR böyle olamaz Melodi. Aç gözlerini lütfen. Sende bırakma beni! Lütfen Melodi, aç o bakmaya doyamadığım gözlerini" diye yakınıyordu Toprak. Dejavu yaşıyordum şu anda. Psikoloğum bu en bilindik tedavi yöntemini banada uygulamaya çalışmış, eğer böyle bir olayı tekrar yaşarsa ve korkusunu atlatırsa bir daha fobisi etki göstermez demişti amcamla bana.
Ama ben, şu anda fobimi tam tersi şekilde yaşıyor, sevdiğim insanı kollarımda kaybetmek yerine, sevdiğimin kollarında can veriyordum.
Sırtımdaki sızı ve göğüsümdeki ağrı, kendini gittikçe daha çok belli ederken. Toprak boynuma kapanmış, sallana sallana bir şeyler söylüyordu. En sonunda son gücüm ile, elimi kirli sakalında gezdirdim ve ağlamaktan kızaran yeşil gözlerine tutturmaya çalıştım gözlerimi. "Şşş" dedim sakinleşsin diye ama kendimde ağlıyordum farkında olmadın. Ve bedenimdeki tüm acı, bunu durdurmama engel oluyordu. "Sessiz ol sevgilim, bir yolunu bulur yine birleşiriz biz... hem, daha yeni açtık kendimizi birbirimize. ayrıca ben, intikamımı almadan gitmem." Dedim. Acımı hiçe sayarak Toprağı güçlendirmeye çalışıyordum. Ama sırtımdaki acı, git gide çekilmez bir hal alıyordu.
Bu onu son görüşümse eğer böyle saçma sapan 'ölmeyeceğim ben' sözleri ile son sözlerimi mahvedemezdim. "Ama eğer bir şey olursa bana, bilmeni isterim ki, buraya ilk geldiğim günden beri bir şeyler çekiyordu beni sana. Uyuyamadığım gece... uyuyamadığım gece beraber dondurma yememiz, denizde beni boğmaya çalışman, her ne kadar sonu kötü bitsede ağaç evde film izlememiz. Yaşadığım her şeyi unutturmuştu bana, yaşattıkların. Seni çok seviyorum Toprak. Sevdiği tek insanı kollarında kaybetmiş biri olarak, sevdiğim insanın kollarında can vermek beni hiç üzmez" dedim. Toprak "Sus. Sus. Sus!" diyor, anlayamadığım şekilde mırıldanıp saçlarımı okşamaya devam ediyordu. Toprağın arkasında beliren gölgelerle kafamı kaldırdım. Annem, babam, hatırlayamadığım kardeşim hatta Toprağın annesiyle kardeşi bile burdalardı. "Beni bekliyorlar sevgilim, gitmem gerek... Annen... annen çok güzel bir kadın... Seni seviy..." sırtımdaki tüm bedenime yayılan acı ile gözlerimi yumdum ve bir daha açamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGICIM
Narrativa generaleHayatındaki tek insanı kollarında kaybeden bir kız, tekrar sarılabilir mi seveceği birine? 24 yaşındaki Melodi, babasını bir saldırıda kendisine sarılmış bir şekilde öldürülmesi sonucu rehabilitasyon merkezine yatırılmıştır. Neredeyse her gün bayıla...