Sonra kapı açıldı ve içeriye Toprak girdi.İlk bana, sonra halata benzeyen iple bağlanmış elime, en son ise elimi tutan adama baktı. Gözlerindeki duyguyu tam olarak anlamadım, ama öfkeli ve şaşkın olduğu her halinden belliydi. Bakışları bir süre adamda takılı kaldı. Adamın ise, Topraktan bir farkı yoktu.
O da Toprağa şaşkın bir şekilde bakıyordu.
Toprak, üzerindeki şaşkınlığı bir kenara bıraktığında koşarak adamın üstüne atladı ve hırsla savurdu yumruklarını. Bense Toprağın adamı elimden ayırmasıyla kuramadığım dengem yüzünden gerileyip yere düşmüştüm. Bulunduğum yerden doğrulmaya çalışmayarak geriye doğru ittim kendimi. Sonunda gelmişti, beni bulmuştu ve gözü dönmüş şekilde beni kaçırtan adamı dövüyordu. Şoka girmiş gibi izlemeye başladım Toprağı "Bu sefer yapamazsın, adi herif .Yumruk. bu sefer, izin vermem .yumruk. bir kez daha .yumruk. beni .yumruk. sevdiğim insandan .yumruk. ayıramayacaksın..." dedi.
Burada, benim bilmediğim başka şeylerde vardı sanırım. Toprak gözü dönmüş bir şekilde adamın üzerine çıkmış, durmadan adamı yumrukluyordu. Engel olmak istesemde yerimden kalkamıyordum.
Toprak, adama son yumruğunu attığında üzerinden kalktı ve bir tekme ile sözlerine devam etti "Şaşırma piç kurusu. Ben o yanındaki sürtükle, beni besleme gibi yetiştirmeye çalıştığın Rüzgar değilim. Bu yüzden hiç şaşırma, çünkü Toprak Varlık artık senden de, o ölmüş piç kurusu babandan bile güçlü." Kin kusar gibi konuşmuş, ardından koşarak yanıma gelmişti.
Adam, yerde tekmelerden dolayı zar zor nefes alırken Toprak yanıma ulaşmıştı
İlk önce avuçlarını yanaklarıma bastırdı kendime gelmem için. Ben gözlerimi Toprağa çevirdiğimde ise, ellerini ellerime indirerek düğümlenmiş ipleri çözmeye başladı. tüm ipleri benden ayırdığı zaman beni kucağına aldı ve depo çıkışına doğru yürüdü. Toprağın kucağında, sıkı sıkı boynuna sarılmış şekilde depodan çıkıp arabasına vardığımızda. Beni ön koltuğa oturttu ve kemerimi bağladı. Hiç konuşmadan kapımı kapattı ve sürücü koltuğuna oturdu.
Yolda son gazla ilerlerken. Hala sakinleşmediğini beli edercesine direksiyonda ritim tutuyor ve hızlı hızlı nefes alıyordu. En sonunda "Sana neler yaptı şerefsiz?" Diye bir soru yöneltti. Ben ise cevap veremeyecek kadar yorgun hissediyordum kendimi bu yüzden sadece kesilen yerlerime baktım ve konuşmadan anlattım söylemek istediklerimi.
Kendime çektiğim bacaklarımı saran ellerimden sargılı olanı yavaşça tutup dudaklarına götürdü ve parmaklarıma bir buse kondurdu. Ardından elimi bırakmadan aramızdaki boşlukta sabitledi ve "Ben buradayım, biraz dinlen istersen ben yanında iken kimse sana zarar veremez" dedi. Peki ya o gün neden zarar görmüştüm? Susacağını sanıyordum ama o elimi bırakmayarak devam etti "Özür dilerim... O gün orada sakinleşmem için biraz yalnız kalmam lazımdı. Seni benden alacaklarını düşünmemiştim. Ben, ben çok özür dilerim" dedi.
Başımı sorun değil der gibi salladım. Ama yorgun olsamda Toprağın adama dediklerini unutamıyordum.
Şu an yanımda elimi tutan adam, bana o öleceğimi hissettiren iğrenç dört günü unutturmuştu. İstanbul yerine izmire gidiyorduk. Toprak Söz tutma konusunda çok katı biri galiba.
Bir hastanenin önünde durduğumuzda, anlamayan gözlerle Toprağa baktım. O ise arabadan indi, benim tarafıma geldi, ve kapıyı açarak inmeme yardım etti. "Yaralarına baktırmamız lazım. Benim ekipmanım yok ve bu şekilde yola devam edemeyiz" dedi acısını gizlemeye çalışır gibi. Hastaneye girdiğimizde Toprak "nasıl oldu?" sorusuna cevap uydurduktan sonra yanıma geldi ve elimi tuttu. Neredeyse bir dakika sonra bir hemşire içeriye girdi ve tişörtü sıyırarak özensiz sargıyı çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGICIM
Fiksi UmumHayatındaki tek insanı kollarında kaybeden bir kız, tekrar sarılabilir mi seveceği birine? 24 yaşındaki Melodi, babasını bir saldırıda kendisine sarılmış bir şekilde öldürülmesi sonucu rehabilitasyon merkezine yatırılmıştır. Neredeyse her gün bayıla...