Bölüm 41

77 5 3
                                    

Topraklar gideli, neredeyse bir saat oluyordu. Bu bir saat içerisinde, düğün için gün bile almıştık. Fakat evden ayrıldıklarından beri, ne kadar arasamda hiçbirine ulaşamıyordum. Bir tek Sinan açmıştı telefonunu. O da boğuk çıkan sesi ile, cici bebe yediğini ve Topraklardan ayrıldığını söylemişti.

Korkudan gözlerim doluyor, odanın içinde bir o yana, bir bu yana yürüyordum gergince.

Neden aramalarıma cevap vermiyordu ki?

Ellerim bile titriyordu ve ne yapacağımı şaşırmıştım. Çünkü, nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Telaşıma yenik düşerek odamdan çıktım ve Emir'in odasına daldım. Üstünü değiştirmesini umursamadan doğru gözlerine bağladım gözlerimi ve "beni, Toprağın evine götür. Hemen!" Dedim hızla. Emirde telaşımdan, ciddi bir şey olduğunu anlamış gibi kafasını salladı ve sorgulamadan anahtarını alıp, benimle birlikte odasından çıktı. Anladığım kadarıyla, motoru yerine arabası ile gidecektik. Hızla onu takip edip göz yaşlarımı bastırmaya çalışarak evden çıktım. Ağlarsam, dahada kötü olabilirdi her şey.

Belki de... belki de kaza yapmıştı ve eve bile ulaşamadan....

Bunları düşünmemeliydim fakat, yola çıktığımızda hurdaya dönmüş bir araba görmemek için, ellerimi gözlerimden çekmiyordum bile.

Evden ayrılmadan önce de, yüzündeki ifadeden bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım zaten ama sormaya cesaret edememiştim.

Toprağa bir şey olmasını istemiyordum. O asla beni cevapsız bırakmazdı, demek ki telefonunu eline bile alamıyordu.

Allah'ım lütfen ama lütfen, Toprağa sağ salim ulaşalım ya rabbim

Diye geçirdim gözlerimi kapatarak içimden. "Ne için bu telaşın Melodi?" Diye sordu Emir yolu pür dikkat takip ederken

"Ulaşamıyorum. Hiç böyle yapmazdı Emir. Ben... ben korkuyorum" diyerek daha fazla dayanamayarak serbest bıraktım göz yaşlarımı. Bu kadar mıydı yani? En fazla bu kadar mı mutlu olabiliyorduk?

İç çekişlerim, kıçkırıklarıma karştığında Emir "sakin ol Melodi. Belkide sadece uyuyakalmıştır. Merak etme, kimse Toprağa bir şey yapamaz" dedi düşüncelerimi anlamış gibi.

Ama Toprak beni aramadan uyumazdı ki. Telefon açıkken uyur, uyanırdık biz. Onun nefes alışını dinlemeden uyuyamazdım ben

"Ama o, bensiz uyuyamaz ki Emir" dedim hıçkırıklarımın arasından.

Emir dışı simsiyah, spor bir villanın önünde durup arabanın motorunu kapattı ve "bak ışıkları yanıyor. Sakin ol, hiç bir şey olmamış Melodi. Hadi gel görelim bakalım" dedi göz yaşlarımı silerek bir çocuğu sevindirmeye çalışır gibi saçlarımı
Karıştırdığında.

Gerçekten de ışıklar yanıyordu ve içerideki gölgeler belli oluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gerçekten de ışıklar yanıyordu ve içerideki gölgeler belli oluyordu. Madem uyumuyordu, o zaman neden aramalarımı yanıtlamıyordu.

Arabadan indiğimde, hıçkırıklarım dizginlenmiş yerini hafif iç çekişlere geri bırakmıştı. Biraz olsun sakinlemiştim. Kapının önüne geldiğimizde, Emir zili çalmadan

BAŞLANGICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin