1 hafta sonra
Bugün Eslem, Emira ve ben alışverişe çıkmıştık. Tabi sonradan Sinan da eklenmişti aramıza. Sinanla çok iyiydik. Benden büyük olsada, beyin yaşı -evet beyin yaşı diyorum çünkü kendisi bir çocuk beynine sahip gibi- olarak kardeşim gibi olmuştu. Sürekli peşimde dolaşıyor, Eslem sataştığında ise "Şuna bir şey söyle kankitopolezkinom" diye koluma yapışıyordu.
Biz üç kız ise, bu duruma kahkaha atarak gülüyorduk. Sinan ise üç kızın arasından sadece benim gülmeme tavır yapıyor, beni koca alışveriş merkezinde yalvartıyordu.
Toprakla, dondurma yediğimiz günden sonra sadece bir kez görüşmüştük. Onda ise Toprak yine moron gibi beni izlemişti.
Bazen korkmuyor değildim. Çünkü Emira ile bir restorana gidiyorduk yan masamızda Toprak, Bir pastaneye gidiyorduk karşı masamızda Toprak, şimdi ise alışveriş merkezinde onu gördüm sandım. Bazen bende akıl bile bırakmıyor.
Sinan dışında Bartu vardı birde, ama ikiside Emira'nın arkadaşıydı. Emir'in de dediği gibi, Sadece Toprak onun arkadaşıydı.
tüm mağazaları gezsekte pek bir şey bulamamıştık. Eve döndüğümüzde ise çoktan akşam olmuştu. bugün Eslem, Sinan ve Toprak bize yemeğe geleceklerdi. Bartu ile Eslem sevgiliydiler -Sinan, Eslem'i sinir etmek için sap dediğinde gerçekten Eslem'i sap sanmıştım. Fakat o Bartu ile sevgiliymiş.- Bartu babasının şirketinde çalıştığı için yaptığımız etkinliklere pek katılamıyordu.
Babamın bahsettiği gerçekler ne olursa olsun, bu aileyi çok sevmiştim.
Evde yardımcı olsada, yemekleri kızlarla birlikte biz yapmak istedik. Sadece masayı yardımcıya kurdurmuştuk. Amcamların yemek odası takımına da bayılmıştım. Koltuk takımı ile aynı model değildi ama yemek bölümü ayrı olduğundan dolayı bu pek dikkat çekmiyordu.
(Masa daha geniş)
Sofra kurulduğunda herkes masada yerini aldı. Amcam ve yengem masanın iki ucuna oturmuşlardı amcamın sağ tarafına, kızlarla ben. Sol tarafına ise, erkekler oturmuştu.
Böyle oturunca, benim karşıma Toprak oturmuş oldu. Ben üzerimde olan bir çift ruhsuz gözler ile yemeğimi yemeye çalışsamda, biri beni izlerken yiyemiyor, ağzıma attığım her lokmayı sorguluyordum.
Zar zor bir şekile ağzıma attığım iki üç şeyle tıkandığımı anladım ve masadan kalktım. Benimle birlikte sanki beni bekliyorlarmışçasına tüm gençler ayaklandı ve Emira, amcamdan dışarıya çıkmak için izin aldı.
Yine sahile gidiyorduk. Her ne kadar boş boş oturmak sıkıcı olsada. Ruhu sakinleştirip dinlendirdiği kesindi. Odama girip kot şortumu ve beyaz bodymi giydim, üzerinede kot ceketimi de giyinerek odadan çıktım.
Aşağıya indiğimde herkes Emirayı bekliyordu. Yaklaşık bir yarım saatlik bekleyişin ardından Emirada gelince, sahile doğru yürümeye başladık. Toprak aşağıya indiğimden beri gözlerini benden çekmemiş, bir şeyler söylememek için kendini zor tutuyor gibi sürekli ağzını aralayıp durmuştu resmen.
Sahilde biraz yürümeye başladıktan bir süre sonra kumsalın kenarına oturarak, Emiranın büyük ısrarları sonucu doğruluk mu cesaretlik mi oynamaya başladık.
Şişeyi çevirdiğimde, şişenin ağız kısmı Emire, alt kısmı da Sinana denk gelmişti. Yani Sinan, Emire soruyordu. "Doğruluk mu? Cesaretlik mi? Bebiş." Diyerek yayvan yayvan konuştuğunda kahkahamı içimde tutmak için zorladım kendimi.
Emir ise, o komik kelimeye aldırış etmeden Cesaret Diyerek büyük bir hata yaptı. Bu psikopatın ne yapacağı belli olur mu be? Şimdi Emiri, kuma bile gömdürtebilirdi.
"Beş saniye içerisinde denize gir" diyerek tahminlerimdeki psikopatlığı doğruladığında, geri sayıma başlamıştı bile. Emir istediğini yapmamış, itirazlarıyla Sinan'ın geri sayımını izlerken Sinan, "Sen kaşındın bebişim, pas hakkı yoktu! Biraderlerim, kardeşlerim, reislerim hücuma geçiyoruz. Bu çocuk kuralları çiğnedi ve bedelini ödeyecek"
Diyerek ayaklandı ve üzerindeki kumları silkelemeye başladı. Ardından yavaş adımlarla Emir'in yanına doğru ilerlemeye başlamıştı ki, Emir bir anda ayaklanıp kaçınca. Tüm ekip kahkahalarla ikiliyi izlemeye başladık."Ulan susaklar! Hani birlik, beraberlik olma zamanıydı. Burada tek başıma ne diye koşturuyorum ben? Kural çiğnendi bir el atıverin gari" diye böğürerek Emiri yakalamaya çalışan Sinan'a hiçbirimiz eşlik etmiyor, öylece bebek adımlarıyla koşmaya çalışmasını izliyorduk ve gerçek anlamda haykırarak kahkahalara boğuluyorduk.
Emir en sonunda pes ederek "tamam ulan, giriyorum al!" Diyerek denize doğru koşmaya başladığında gecenin bu vakti buz gibi olacağını düşündüğüm denizden bize doğru bir rüzgar esti. Umarım hasta olmazdı. Bense kahkahalarımı bastırıp içime derin bir nefes çekerek gözlerimi istem dışı Toprağa çevirdiğimde, herkesin kahkahalarının arasından tebessüm ile beni izlediğini fark ettim. Tabii gözlerimiz iki saniye bile birbirini tutamamış Toprağın çevrilen kafası ile bakışmamız kesilmişti.
"Donuyorum lan! Yürüyün kızlar, eve gidiyoruz. Bu halde durmam. Şu akılsızlarda bizsiz cezalarını çeksin eğlenemesinler inşallah" diyerek yine yaşıtlarının altında, çocukça bir cümle kurduğunda Emira da ben de ayağa kalktık ve Emiri takip ettik. Sanırım bu grupta, Toprak dışında olgun olan bir yetişkin yoktu.
Bir geceyi daha eğelenerek geçirmiş ve Emirin söylene söylene yürüdüğü yolda onu takip ederek eve dönmüştük. Emir üstündeki sırılsıklam kıyafetlerden kurtulmak için odasına çekildiğine biz de Emira ile dedikodu yaptık, ben yine uyuyamayınca odasından çıkardığım Emir, beni motor ile gezdirdi, Beraber motor kullandık. Ve şimdi günün yorgunluğu ile gözlerimi kapatıyordum. Dilediğim son şey, 'umarım bundan sonra hep böyle neşeli oluruz' olmuştu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGICIM
Fiksi UmumHayatındaki tek insanı kollarında kaybeden bir kız, tekrar sarılabilir mi seveceği birine? 24 yaşındaki Melodi, babasını bir saldırıda kendisine sarılmış bir şekilde öldürülmesi sonucu rehabilitasyon merkezine yatırılmıştır. Neredeyse her gün bayıla...