"Annem" ve "miniğim" sözleri beynimde yankılanırken, Toprak mezar taşlarına bakarak konuşmaya başladı.
"9-10 yaşlarındaydım. O yaşıma kadar, babamın her haltına katlanan annemi korumaya çalışmıştım. Daha çocuktum ve tek derdim kardeşimle annemi koruyabilmekti. Başarabildim mi? HAYIR! Küçücük çocukken bile, okula gittiğim zamanlar, benim için en tehlikeli süreçti. Annem ve kardeşim evde tek olduğundan, koşarak en yakın kırtasiye gider mutlu olsun diye miniğime bir şeyler alır ve eve giderdim. O gün, elimde hediye ile servisten indiğimde, yerdeki buzlar yüzünden koşamamıştım. Ocak ayıydı ve yürürken, neredeyse dizime kadar kara batıyordum. Yavaş yavaş yürürken, birine çarpsamda umursamadım. Çünkü kafamda bir an önce eve gitmek ve güvende hissetmek vardı. Eve gittiğimde annem, 'yine düşmüşsün' diyerek kızmaması için temkinli yürüyordum. Apartmana girdiğim zaman, merdiven basamakları çıkarken kulaklarıma yoğun bir ses gelmeye başladı. Ayakkabımın ıslaklığı yüzünden yavaş yavaş merdivenleri çıkıp ikinci kata ulaştığımda, evin kapısı aralıktı ve ses bizim evden geliyordu." Dediğinde, derin bir nefes çekti içinde. Gözleri sulanmıştı ve kendini zor tuttuğu belli oluyordu. Nefesini sesli bir şekilde dışa üfledi ve devam etti,
"İçeriye girdiğimde, bir süre anneme seslendim ama kulağımda, rahatsız edici derecede olan televizyon sesinden başka ses yoktu. Gidip televizyonu kapattım ve annemi aramaya başladım. Mutfakta yoktu, merdivenleri çıkmaya başladım. Son basamakta gördüğüm kırmızı ayakkabı izi, korkularımı gün yüzüne çıkarmıştı. Koşar adımlarla annemi bulmaya çalıştım. Odasına doğru giden koridorda miniğimi gördüm. Yerde, kanlar içinde yatıyordu. Başını kaldırıp dizlerime koyduğumda benden izinsiz çıkıyordu ağzımdan cümleler. "miniğim... uyan bak, prensin sana sürpriz getirdi... uyan kardeşim, kalk abine sarıl, teşekkür et bir şeyler söyle... mızmızlan seni bırakıp okula gittim diye küs, ama lütfen uyan. Yapma, bırakma beni lütfen Yaprak. Miniğim..." desemde açmamıştı gözlerini. Boynundaki kesikten sızan kan, tüm bacağımı kapladığında şoka girmiş bir şekilde elimi miniğimin yüzünde gezdirdim, Bembeyazdı tüm yüzü ama emindim yaşıyordu. Vücuduna saplanmış olan bıçağa rağmen. Çok yavaşta olsa, atan kalbi bana umut olmuştu o an. Onu orada bırakıp, annemi aramaya koyuldum. Onu bulursam, kardeşimi hastaneye götürebilirdik. Odasına girdiğimde, yerde boylu boyunca yatan annemi gördüm. Bütün her yeri kanla kaplıydı. Koşarak yanına gittiğimde, dizlerimin üzerine çökerek uyanmasını bekledim. Ama o uyanmadı! Alt kattan gelen sesleri duysamda, anneme odaklandım. Elim ile kolunu dürtüp uyandırmaya çalışsamda gözlerini açmıyordu. üstündeki kırmızıyla kaplanmış kıyafetin her yerinde kesik izi vardı. elinde hissettiğim hareketle heyecanlansam da. Annem "Ona sakın benzeme oğlum" diyebildi sadece. Ve kafası yana doğru devrildi. O an, hayatımdaki her şeyi yitirdim. Artık ne miniğim, ne de meleğim hayattaydı. Annemi öyle görünce, nasıl bağırdığımı hatırlamıyorum. Bağırarak ağlayışımdan, Zaferin adamı beni bulmuştu. Bir adamın beni kolumdan tutarak ayağa kaldırdığını hatırlıyorum. Sonra polisler gelmiş annemi ve kardeşimi benden almışlardı. Miniğim yaşıyordu ona emindim. Bunu polise söylesemde, kardeşimin çoktan öldüğünü söylemişlerdi bana. O gün, bunu yapanı bulup intikamımı alacağıma yemin etmiştim ama kimin yaptığını zaten biliyordum. Daha 9 yaşındayken en sevdiklerimi kaybetmiş ve bir psikopatın eline kalmıştım."
Emir'in, buraya ilk geldiğim günlerde söylediği 'baygın birini görünce dayanamıyor' lafı ve şu anda duyduğum cümleler, beynimde yankılanırken. Toprağın gözünden bir damla yaş süzüldü. Ben.. ben diyecek bir şey bulamıyordum. Annesini ve kardeşini öldürmüşlerdi ve önümde duran kişi, bunu yapanı gözünü kırpmadan öldürebilecek potansiyeldeydi. Toprak, bitti sandığım cümlelerine devam ederken bende gözlerimi mezar taşlarına çevirdim.
"Yapan kim çok iyi biliyordum ama bununla yüzleşecek cesarette değildim. Babam... intikam uğruna katlettiği insanlara, annemi ve kardeşimi de katmıştı. Annemin babasından intikam almak için ailesine sızmış, kızını yani annemi almıştı. Dedem ise, babamın kim olduğunu tam araştırmadan annem ile babamı evlendirmişti. Nedeni ise, annemin babama aşık olmasıydı... O herif annemi kandırmıştı, ve ben olmuştum. Ben büyüdükçe annem küçülüyordu. Babama olan sevgisi onu öldürüyordu ama annem, vazgeçmiyor yine de babamı seviyordu. Babam her gün anneme iğrenç şeyler yapıyordu. Ben babama karşı gelsemde, annem ruh gibi etrafa bakıyordu. O adam, gözlerimin önünde annemi öldürüyordu. Annem iki düşükten sonra tekrar hamile kaldı ve kardeşim doğdu. Babam bir süre anneme hiçbir şey yapmadı. Bir gün annem ile kavgalarını duymuştum. Bu zamana kadar benim için sabretmiş, bebeğin kız olması her şeyi mahvetmiş ve annem hak ettiği yere gidecekmiş. Bunu, annem öldükten sonra bana da söylemişti babam. Bunlar olmadan önceyse...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGICIM
Художественная прозаHayatındaki tek insanı kollarında kaybeden bir kız, tekrar sarılabilir mi seveceği birine? 24 yaşındaki Melodi, babasını bir saldırıda kendisine sarılmış bir şekilde öldürülmesi sonucu rehabilitasyon merkezine yatırılmıştır. Neredeyse her gün bayıla...