Bölüm 30

93 10 0
                                    

Etrafımdaki sesleri duyuyordum ama kendimde gözlerimi açacak, yada elimi oynatacak gücü bulamıyordum. Aklım hala tam yerinde değil gibiydi. Monitörden gelen düzenli sesle birlikte, bir sürgü sesi geldi. Kapı açılma sesi gibiydi. Ardından yatağımın yanına bir ağırlık çöktü. Çok güzel kokuyordu, denizin ferah kokusunu içime doyasıya çekmek istiyordum ama göğüs kafesim ağrıyordu.

Yanımdaki şahıs konuşmaya başladığında, sesinden Toprak olduğunu anladım.

Eli elimi kavradı, o an kendimde elini sıkabilme gücünü aradım ama hala hiç bir şey yapamıyordum.

Bana "Melodim. Uyan artık, 10 saattir o boncuk gözlerini açmanı bekliyorum. Bir adam bu kadar çok bekletilmez ama ya" dedi sesindeki titremeyi saklayıp ağlamamaya çalışıyormuşçasına

Elini saçlarıma daldırdı ve "Hadi uyan güzelim. Bütün aile senin uyanmanı bekliyor. Daha fazla bekletme bizi meleğim. Kendi kendime bir yıl bile uyuyabilme ihtimalin olduğunu düşünüyorum. Bir yanım ise bunun mümkün olmadığını, benim Melodimin beş dakika konuşmadan yaşayamayacağını ve beni bir yıl tek bırakmayacağını söylemek istesede, söyleyemiyor Melodi. Beni yanıltırsın değil mi? Benim, sensiz yaşayacak bir saniyem bile yok artık Melodim. bırakmazsın beni değil mi?" Dedi. Ne teşhisinden bahsediyordu o? Bir yıl böyle kalamazdım değil mi? Her şeyi duyarak ama hiç bir şey yapamayarak bir yıl duramazdım! Toprak saçımdaki elini elime indirdi ve iki eli ile kavradığı elimi havaya kaldırarak sıcak bir şey dokundurdu. Bu sanırım dudaklarıydı. O kadar naif ve tedirgindi ki bu öpüş. Sanki biraz daha bastırsa, dudaklarının değdiği yerden yok olacakmışım gibiydi. Ve sesi duyuldu tekrardan

"Her neyse. Ben, uyanacağına inanıyorum Melodim. Uyanda birlikte ağaç eve gidip, senin o vizyonsuz pezevenkini izleyelim." Dedi. Bu dediğine kahkaha atmak, doyasıya gülmek istiyordum. Ben uzun bir süre böyle kalamazdım. Kendime gelmem, Toprağı mutlu etmem gerekiyordu. Tüm aklımı zorlayarak gülümsemeye çalıştım. Her tarafımın ağrıdığını hissetmek dışında, hiç bir şey hissetmiyordum.
Ama uyanmam lazımdı var gücüm ile ağzımı açmaya çalıştım ve benim bile zor duyacağım şekilde bir ses çıktı ağzımdan.

"Vizyonsuz pezevenk mi?"

Evet bunu demiştim. Çocuk sabahtan beri bana türlü türlü şeyler söylüyordu ama benim uyandığım şey onun tüm o cümlelerini es geçmişti. Ama aslında bir yandan da onun için yapmıştım bunu çünkü o söylediklerini büyük ihtimalle duymuyorum sanıyordu ve duyduğumu belli edercesine konuşursam yine aciz olduğunu düşünürdü.

Umarım o dediğine uyandığımı sanmazdı.

Gözlerimi çok yavaş bir şekilde aralamaya çalıştım. Ama gücüm, sadece santimlik bir açıklık yarattı gözümde.

Aralık olan gözlerim ile Toprağa baktığımda şok olmuş ifadesi ile karşı karşıya kaldım. Gülümsemeye çalıştığımda ise kendine gelmiş gibi silkelenerek ayağa kalktı ve "Şükürler olsun, Melodi. Uyandın, İnanamıyorum! Rüya değil, değil mi? Gerçekten buradasın ve bana bakıyorsun?" dedi ve dokunsa kırılacakmışım gibi hafif bir şekilde sarılarak. "Bir daha, sakın o gözlerden mahrum etme beni!" Dedi hasretle

Bende, göğüs kafesimin izin verdiğince çektim içime kokusunu. Toprak, yanımdaki makinalara anlamadığım şeyler yaparak. 'Doktoru bilgilendirmeliyim' diye çıktığında camda amcamı gördüm. Gözlerinin altı mor mor bakıyordu bana. Gülümseyebildiğim şekilde gülümsemeye çalıştım ona. Oda başını eğerek kendini zorlama bakışı attı bana. -o nasıl oluyor bende bilmiyorum- 

Doktor olduğunu düşündüğüm kişi içeriye girdiğinde beni muayene etmeye başladı. Ardından, "Seni yormayacaksa, bana nasıl hissettiğini söyler misin?" dediğinde, kısık ve boğuk çıkan sesim ile "nefes aldığımda göğüs kafesimde sızı hissediyorum ve göz kırpamayacak kadar yorgunum" dedim.

BAŞLANGICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin