Yazar'dan ;
Acelesi yokmuşcasına yağan kar , tenini ıstıran akşam soğuğuna rağmen Esma'nın ruhunu okşuyor ve nereden geldiği meçhul bir müziğin ezgisi naifçe kullaklarında çınlıyordu.
Botlarının altında ezilip sıkışan kar tanelerinin gıcırtılı garip sesi kalbinin derinliklerinden kopup gelen kederli bir hıçkırığı andırıyor ve geçmişten bir kaç görüntü gözlerinin önüne ağır usul seriliyordu.
Babasıyla ilk kardan adam yapışı , kaydırakla kayışı ve daha nice bol kahkahalı masumane anılar bir bir zihnini yoklarken Esma soluk sarı sokak lambasının aydınlattığı yerde durdu.
Yüzüne mutluluktan yoksun acı bir tebessüm kondurup başını geceye teslim olmuş gök yüzüne çevirdi.
O an tüm karlar sanki onun etrafında ahenkle dans ediyor ve sadece onun için yağıyor gibiydi.
Gözlerini kapattı ve her kar tanesinin yüzüne konup erimesine oradan da tenine karışarak iz bırakmasına izin verdi.
Bir kaç saniye sonra dudakları zihnine nereden geldiğini bilmediği bir şiirle aralandı.
"Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine..
Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu..
Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;.
Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine."(Cahit sıtkı tarancı)" Yağan kar ruhumdur..."
Diye bir kaç kez tekrar etti Esma.
'Keşke ruhum da biriktirdiğim acıları kar taneleri dindirebilse.'
Diye geçirdi içinden anında dolan gözleriyle.
Başı bulutların arasından ona göz kırpan yıldızlı gökyüzüne çevrili iken sağ elini kalbinin üzerine koydu.
"Rabbim.. Yüreğim acıyor... Alev alev yanıyor..Sönmüyor...Ruhum avuçlarımın içinde can çekişiyor, her nefeste daha da ölüyor... Yoruldum.. Sen her daim yorgun yüreklere şifasın. Bende yoruldum.. Sana koştum Allah'ım. Yüreğimi ve ruhumu bereketinle ,affınla ,şifanla yıka."
Sağ gözünden firar eden bir damla yaş ağır usul çenesine inerken Esma'nın içi daha fazlasını ister gibi burkuluyordu. Ağlamamak için gözlerini kırpıştırdı, çünkü biliyordu ki bir kez ağlamaya başlasa devamı ağır şekilde gelecekti.
Yutkanarak ellerini ceplerine attı. Soğuğa aldırmadan sokak lambasının bi ucunu aydınlattığı banka oturup arkasına yaslandı iyice ve tekrar gök yüzüne dikti bakışlarını.
O gökyüzünü izleye dururken Yavuz'da gecenin kara gölgelerinin arasına saklanmış , buz tutmuş yüreğini Esma'nın bir anlık tebessümleri ile ısıtma çabasına girmişti.
Hatta bir an kipriklerine değen , tebessümüne misafir olan her bir kar tanesini kıskanmış ve onlar gibi Esma'nın güzel yüzünde yeniden can bulmak istemişti.
Onun yüzünde ki tebessümün , gözlerinin , iki kelamının bu kadar kısa zamanda içini yakıp kül etmesi akla mantığa ters gelse de yüreğinden bir ses kendine iyi geleceğini yaralarına merhem olacağını biliyor gibiydi.
Yavuz bakışlarını Esma'nın gözlerine değdirdi.
Onun haberi olmasa da harelerinin içine bakarak , yüzünde hafif bir tebessümle soğuk havadan derin bir nefesi ciğerlerine doldurdu.
"Bir gün...Elbet bir gün kulağına fısıldayacağım sana benzeyen tüm şiirleri güzel kadın."
Diye fısıldadı sessizce.
![](https://img.wattpad.com/cover/194478743-288-k951849.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZLET
Spiritual~TAMAMLANDI~ Uzlet dedi adam kadına .Çünkü kadın görünürde kalabalığın bir parçasından ibaretti . Ama ruhu ve içinde ki kara bulutları büyütüp doğuran duygular ile insanlardan uzak ve yalnızdı. Ta ki adam kadının gözlerinde ki hüznü ve içinde yana...