BÖLÜM 31 "DUA İPİ"

1.1K 103 79
                                    

Yazar'dan;

Bir kuş daha uçmak için açtı kanatlarını ata topraklarına nam salmış asırlık koca çınarın dallarında.

Geride bir kaç yaralı yürek , göz yaşı ve özlem bıraktığını bile bile açtı kanatlarını gökyüzüne.

Yüreğinde aynı acının izleriyle yaktı kanatlarında ki ak tüylere al kınaları.

Küçücük yüreğinden taşan bir kedere umutlarını , acılarını bağlayarak çırptı sonsuz maviliklere atlamadan hemen önce.

Sonra Esmanın gözleri çekildi ansızın pencereden.

Ruhu daralıyor , içi sızlıyor bir yandan da heyecan ve korku ile doluyordu yüreğinin her bir köşesi.

Tüm duyguları adeta bir biri ile savaş veriyordu. Evet sevdiği adamla bir yuva kuracağı için mutluydu fakat hiç bilmediği bir şehirde yeniden hayata başlayıp; babası , babaannesi ve annesinden geriye kalan her şeyi geride bırakmak hiç olmadığı kadar canını yakıyor ve korkutuyordu onu.

"Bensiz ne yapacaklar ? Babannem bu yaşlı haliyle tüm işin gücün üstesinden nasıl gelecek? Babam... Babam ben olmadan nasıl kalkacak sabahları ? " diye devam eden binlerce soru aklını , ruhunu ve yüreğini kemirip duruyordu.

Biliyordu ki ne Nihal'in annesi Hatice teyze , ne de diğerleri babaannesini asla yalnız bırakmayacaktı . Fakat yinede korkuyordu işte. Hem de hiç olmadığı kadar korkuyordu...

Esma içine derin bir nefes aldı ve elinde ki gelin buketini bir kenara bırakarak odayı dolduran kalabalık gürühta gezdirdi bakışlarını.

Herkes bir köşeye çekilmiş , kendilerine bir sohbet konusu seçmişti. Kimi zaman kahakalar yankılanıyordu odada , kimi zaman küçük çaplı sonu tatlıya bağlanan anlaşmazlıkların gürültüsü...

Sanki kimse , en yakınları bile Esmanın yüzünde ki o garip duyguların kesif kokusunu duymuyor gibiydi.

Derin bir nefes aldı ve bakışlarını al renge bulanmış kınalı parmaklarına değdi.

Sonra sağ elinin avucunu açıp kına ile ince ince işlenerek yazılan "Yavuz" isminin üzerinde gezdirdi parmaklarını.

'Kırık gönlümün en sağlam yanı , gökyüzü gözlü adam.'

Diye geçirdi içinden. Ve akabinde hüzünden düşen yüzü küçük , puslu bir tebessümle aydınlandı.

Yüreğinin pusulasını bulmuş olmanın heyecanı bir kez daha aksetti yüreğinde.

Hüzünler onun adı ile kıyı köşe kaçarken ; suretinin , kokusunun , sesinin ve gülüşünün üzerinde ki etkiyi düşündü Esma.

Bir keresinde dediği gibi 'küçük bir tebessümle aydınlansa yüzleri , elhamdülillah bugün de doyduk gönül sofrasında' diye sarılacaklardı artık.

Bir iken , iki olacaklardı görünürde. Aslında ise iki yarım iken bir olacak , belki daha sonraları bir bebeğin sesi ile ikiye tamamlanacaklardı.

Esma kurduğu hayallerin ve kulağına uzakta da olsa hafifçe gelen davul seslerinin etkisiyle ellerinin titrediğini fark etti.

Ellerini hafifçe yumruk yaparak odada ki suretlere çevirdi bakışlarını.

Bir köşede babaannesi , halası ve bir kaç akrabası , bir köşede diğer akrabaları ve başka bir köşede Nihal ve bir kaç çocukluk arkadaşı koyu bir muhabbete dalmıştı ve muhtemel Esmanın kulağında çınlayıp , onu bu evde son kez yarım olarak bırakıp tüm olmak için alıp getireceklerini hatırlatan sesleri duymuyorlardı.

UZLETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin