Yazar'dan ;
"Rapor biraz önce elime ulaştı ve silah'ın tetik kısmında babana ait parmak izi bulunamadığı yazıyor. Büyük ihtimal suçsuz yargılanacak ve beraatine karar verilecek."
Doğru duyoyordu değil mi Esma? Kulakları onu yanıltıyor olamazdı.
"Ne dediniz? Babam çıkabilir dediniz değil mi az önce ?"
Esma kaşlarını çatarak Rafet'in dudaklarından çıkan bir evet'i bekliyordu, aslında içi içine sığmayacak kadar çok mutlulukla.
"Evet. Doğru duydunuz."
Anında Esma'nın yüzüne koca bir mutluluk yayılırken bu kez göz yaşları yla yüreğinde ki hüznü akıtıp yerine mutluluk tohumları ekti.
Elleriyle yüzünü kapatarak arkasında ki duvara yaslandı..
"Allah'ım sana çok şükür. Binlerce kez şükür..."
Diye sayıkladı bir süre.
Daha sonra yaslandığı yerden yavaşça doğruldu yanaklarını ıslatan göz yaşlarına dokunmadan.
"Mescit.. Mescit var mı?"
Dedi ağladığından dolayı son derece titrek ve kırçıllı sesiyle.
"Bayan mescidimiz yok maalesef..."
Dedi şaşkın gözlerle Esma'yı süzerken.
Esma ise sadece başını sallayarak uzaklaştı Rafet'den ve hızla kendini soğuk havanın kollarına attı.
Merdivenleri hızla inerek bir Cami minaresi görmek için çam ağaçlarıyla sıkı sıkı çevrili etrafa göz gezdirdi acelece.
Hemen sağ tarafında gri minarenin üzerinde ki İslam'ın simgesi hilal'i görünce mutlulukla o yöne doğru koşturdu.
Caminin ihtişamlı yapısı her adımda daha da belirginleşirken , aynı zamanda da Esma'nın yüreği de buruk bir tebessümle heycanlanıyor ve bu heyecan da ayaklarının titremesine sebebiyet veriyordu.
Tam ayaklarında ki gücün tükenmek üzere olduğunu hissettiğinde Cami'nin basamaklarına varmıştı.
Gücünün son kırıntılarını da Cami'ye ulaşmak uğruna heba etmişken , gözleri de pamuk şeker görmüş bir çocuğun gözlerini andıracak kadar çok parlıyordu.
Caminin ağır işlemeli kapısını araladığında burun deliklerinden ciğerlerine dolan koku öyle mest ediciydi ki , botlarını nasıl çıkarttığını , nasıl yerine koyduğunu bilmeyerek bayanlar için ayrılan katın merdivenlerini koşturarak çıktı.
Sanki biraz önce tükenen gücü tekrar vücudunda can bulmaya başlamış gibiydi.
Caminin içine ayak bastığı anda hissettiği huzurla ve dimağlarında yaşanan arınmışlık hissiyle , Allah'ın evinde , Allah'ın huzuruna durmanın hasretiyle yanmıştı yüreği.
Yüreğini feraha erdirmek için şükür namazına tekbir aldı ve aciz bedenini ruhani huzurla doyurdu.
~Mahkeme Günü~
Gün doğmak için ana rahminden çıkmayı beklerken Esma huşuyla sabah namazını kılıp tesbihatını çekmiş, duasını etmişti.
Hala seccadesinin üzerinde otururken içinin her geçen saniye daha da kıpır kıpır olduğunu seziyordu.
Yüzüne kocaman bir gülümseme kondururken yavaşça ayağa kalkıp muntazamca seccaddesini katladı ve yerine yerleştirdi.
Mavi renkli Kur'an-ı Kerim'ini alarak yatağına oturdu ve Nîsa suresini okumaya başladı yavaş yavaş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZLET
Spiritual~TAMAMLANDI~ Uzlet dedi adam kadına .Çünkü kadın görünürde kalabalığın bir parçasından ibaretti . Ama ruhu ve içinde ki kara bulutları büyütüp doğuran duygular ile insanlardan uzak ve yalnızdı. Ta ki adam kadının gözlerinde ki hüznü ve içinde yana...