BÖLÜM 15 "DÖRT KÖŞE , İKİ HECE SEVDA"

2.5K 233 152
                                    

Yazar'dan ;

" Gece geçer de gün geçmez bazı zamanlar.Ansızın saplanır hüzünlü bir vedanın acısı kör bıçak misali yüreğine.Saplandığı gibi ansızın kanar oluk oluk.

Yüreğin küser sevdalara. Yıldızlar misali parıldayan gülüşün solar gün gün.

Sonra biri çıkıp tutar ellerinden. Yaralarını sarmak için feda eder gülüşlerini ve alıştığı her ne varsa.

Yorulduğun yerden kaldırır seni. Sildiğin ne varsa en baştan yazar seninle usanmadan.

Ve mecalinin kalmadığını sandığın o an başlar tekrar hayata seninle yeniden ve yeniden... "

Esma defalarca okuduğu kitabın ilk sayfasına yazdığı iki üç kelamı son kez okuyarak kitabın kapağı gibi , yorgunluktan bitap düşmüş gözlerini de kapattı usulca.

Gözleri gibi yorgun bedenini oturduğu rahatsız sandalyeye yaslayarak kitabı göğsüne bastırdı sıkıca.

Gece boyu kuru tahtada oturmaktan uyuşan bedeni , isyan çığlıkları atsa da içinde ki anlamsız sesleri dinlemek , kafasında ki milyonlarca soruyu düşünmemekten daha kolay geliyordu.

Bir taraftan mutluydu evet ama diğer yandan sebepsiz bir hüznün dikenleri parmaklarını kanatıyordu.

Ruhunu yakıyor , mutlu olmak denen şeyin önüne aşması zor setler çekiyordu.

İşte orada. İçinde bir yerlerde , yüzünde koca gülümsemesiyle , çamura bulanmış minik parmaklarıyla el sallıyordu.

Ne zaman bir adım atsa , on adım uzaklaşıyordu.

Ona koşmaya kalkışsa , annesinin elini bırakan çocuk gibi hemencecik gözden kayboluyor ve karanlığa bulanıyordu.

Oysa derince bir nefes alıp her şeyi Allah'ın hikmetine bırakıp bir gülümsese rahata erecekti.

Ama insanoğlu her daim zoru ve kendi için en acılı olan yolu seçiyordu. Aynı hz. Adem'in yasak meyveyi şehvetle isteyip yiyerek dünya denen imtihan köşküne sürüldüğü gibi.

Oysa işin asıl çözümü gözümüzün önünden boylu boyunca yatan gerçeği görmek ve uygulamaktaydı.

Esma bunları biliyordu bilmesine ama hüzün yumağına dönmüş kalbine söz geçiremiyordu bir türlü.

Düşünceler bir kaç saniye de olsa beynini terkettiğinde derin bir nefes aldı.

"Kay kenara kara kız. "

Etrafını sis perdesi gibi saran sessizlik Arife hanımın sesiyle yırtılırken , Esma korkuyla gözlerini açtı.

Elini çırpınan kalbinin üzerine koyarak yorgun gözlerini babannesine çevirdi.

"Allah iyiliğini versin babaanne ödüm koptu. Niye sessiz sessiz geliyorsun. Az daha aklım çıkacaktı."

Diyerek yanda ki sandalyeye kaydı.

Arife hanım ise üzerinde ki şala daha sıkı sarılarak sandalyeye oturdu.

"Hıh sanki aklı başında da çıkacakmış ."

Esma hafifçe tebessüm ederek babannesinin sıcacık yanaklarını sıktı.

"Sende övüyor musun gömüyor musun belli değil be Arife sultan."

UZLETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin