Tanıdıkları araya sokup Ali Samet'e yatakhanede bir oda bulmuştum. Son sınıflardan odayı boşaltanlar varmış, onlardan birinin yerine yerleştirdim oğlanı. Taşınayım derken bir hafta sürdü misafirliği. Bu süre kızımla sıkı arkadaş olmalarına yetmişti.
Zamanla kızımda yeni yeni alışkanlıklar meydana çıkmıştı. Eve geç gelmeler, nerede olduğunu sorduğumuzda cevaptan kaçınması gibi. 'Ben artık büyüdüm, beni kontrol etmeyi bırakın, size hesap verecek yaşı çoktan geçtim ben' ve sair gibi laflar söylemesi bize yabancı kelimelerdi. Ergenken bile bize hiçbir sorun yaşatmayan kızımızın huyu değişmişti. Ve kızımızın böyle olmasında suçlu tek kişi varmış o da benmişim.
Ben Ali Samet'i evimize getirmeseymişim, o kız da öyle asi olmayacakmış, diyordu annesi. Ben de çocuğun olanlarda ne suçu var, diyerek onu savunup dururken, Zernigar Hanım'ın benim bilmediğim şeyler olduğunu söylemesi içime kurt düşürmüştü. Ne olduğunu sormama rağmen nasıl olsa yakında kokusu çıkacağını söylemişti. Sorumu cevaplamaktan kaçınması, bunun Zernigar Hanım'ın bir kuruntusu olduğunu düşünmeme neden olmuştu ve bu konunun üstünde fazla durmamıştım.
Bir gün karakola çağrılınca fark etmiştim her şeyi. Meğerse kızım, Ali Samet ve arkadaşlarının kurduğu bir kuruma katılmış. Katılmakla kalmamış, Üniversite koordinasyon başkanı seçilmiş. Karakola bir sürü gençle beraber, yabancı ülkelerden birinin Büyükelçilik Konutunun önünde itiraz gösterisi yapmaya çalışırken, yakalanarak getirilmişlerdi. Bırakılmayınca mecbur kalıp benim ismimi vermişti.
Önce inanmamıştım. Aklı başında, evden derse, dersten eve giden kızımın böyle yerlerde ne işi var diye. Gidince Ali Samet'i de onunla beraber gördüğümde, karımın ne demek istediğini anlamıştım. Her ikisi için işlem yapılmamasını, genç olduklarını söyleyip, onların adına bir daha böyle işe kalkışmayacaklarına söz verip, bırakılmalarını rica ettiğimde, diğer arkdaşlarının da salıverilmeden oradan ayrılmayacaklarını ifade ederek, şaşırtmışlardı beni.
Onlar bizim arkadaşlarımız, beraber kalkıştık bu işe, onlar cezalandırılacaksa bizi de cezalandırın demişlerdi. Komiser onları korkutmak adına birkaç saat da tutup sonra bırakacaklarını söylerken, o zaman bizim çocuklar da kalsın kulaklarına küpe olur, dediğimde komiser bıyıklarının altında gülümseyerek;
"böyle söyleyeceğinizi biliyordum Aydın Bey, şimdilik hiç bir işlem yapmıyorum ama bir daha böyle bir şeyle karşılaşırsam, Üniversite yönetimine haber vermek zorunda kalacağım, bu da onların eğitim hayatlarının bitmesi demektir. Bıyık altından beni tehdit eden adamın tavrından hiç hoşlanmasam da yalandan gülümseyip ayağa kalktım.
Dışarı çıkarken, beni bu duruma düşürdüğü için kızıma çok kızmıştım. Karıma telefon edip Suraye'nin bir kaç saat sonra evde olacağını söyleyip işime döndüm. Akşama kadar nasıl çalıştığımı bilemedim. Yarına yetiştirilmesi gereken bir dergi vardı ve ben darmadağındım...
*******************
Akşam eve geldiğimde kızımı salonda beni beklerken buldum. Kendinden emin, hiçbir suçu yokmuş gibi karşımda duruyor, yüzüme bakıyordu. Onun bu tavrı beni kızdırmakla kalmayıp neredeyse çıldırttı. Pişkin pişkin karşımda duruşu, özür dileyeceği yerde gözümün içine bakması sinirimi çok bozdu. Kızımı tanıyamıyordum. Önceleri bir yanlışlık yaptığında karşımda utandığından başını kaldırmayan küçük kızımın yerinde sanki başkası oturmuştu. Sinirimi bastırıp sorgulamaya geçmiştim kızımı. Sakin olmaya çalışıyor, neden böyle davrandığını kestirmeye çalışıyordum.
"Senin o çocukların içinde ne işin vardı?"
"Baba arkadaşlarım onlar benim""Peki, senin orada ne işin vardı? Kızım, kendi dertlerimiz bitti de komşu ülkelerin derdini mi hallediyorsunuz? "
"Biliyorsun yaptıklarını."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURAYE (Tamamlandı)
Fiksi UmumSuraye Wattys 2020 Tarihi Kurgu Kategorisi kazananı. "Suraye" tarihi olayların yer aldığı sürükleyici bir hikaye. Azerbaycan halkının Sovyet döneminde yaşadıklarının akıcı bir dille anlatıldığı bu kitap okuyucunun dönemle ve halkın yaşamıyla yak...