Yaşadığımız yılların ne kadar karmakarışık, ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu biliyordum. Özellikle gençleri bu kafa karıştırıcı, aynı zamanda çekici ortamlara düşmekten korumak gerekirdi. Biliyoruz ki gençler yasaklar koydukça daha da hırçınlaşır, inadına senin tasvip etmediğin işlere kalkışırlar. Böyle bir zamanda onlara özgür olduklarını hissettirip, aslında gölgeleri olmak gerekirdi ki gerektiği yerde elinden tutup kaldırabilesin. Ben de bunu yapıyordum. Kızımın yaptıklarına karışmıyor, istediğini yapmakta özgür olduğunu söylüyorken bir taraftan da dikkatimi üzerinden çekmiyordum. Bütün bunları yapmamın tek nedeni vardı o da ihtiyacı olduğu zaman yanında olabilmekti.
Son zamanlarda Ruhiye dergiye sık sık gelip gidiyordu. Ona verdiğim sözü tutmuş, bir kaç şiirini yayınlanmasına yardım etmiştim. Okurlar şiirlerini çok beğenmiş, bu genç kızın şiir kitabını raflarda görebilmekten mutlu olacaklarını belirten mektuplar yazmışlardı. Bütün bunları onunla paylaştığımda sevinç göz yaşlarını tutamamış, bana sarılıp ağlamış, durmadan teşekkür etmişti.
Ben de bu başarının ona ait olduğunu,
şiir yazmaya devam etmesini, kitabının da basılmasına yardım edebileceğimi söylemiştim. O yüzden her halde, neredeyse her gün bir bahaneyle uğrar olmuştu dergiye.Bu beni rahatsız etmiyordu tabii, onunla yaptığımız sohbetler hoşuma gidiyor, beraber zaman geçirmekten sıkılmıyordum. Hatta gelip gitmesine alışmıştım galiba, durup dururken gözüm kapıya takılıyor, şimdi içeri girecekmiş gibi hissediyordum.
Kendimdeki bu garipliği fark ettiğimde 'kızımdan ve Ali Samet'ten haber alabildiğim içindir' diye geçirmiştim içimden ve hiç utanmadan menfaatimi düşündüğümü düşünmem hoşuma gitmişti.
Aslında bir bakıma doğruydu, onun vasıtasıyla çocukların kurumda yaptığı işlerden, onlara yapılan tekliflerden haberdardım. Aldığım haberler beni şaşırtmıyordu, çünkü bütün bunların olacağını önceden tahmin etmiş, zaman zaman kızımı uyarmış, herkese kanmamalarını, her davete icabet etmemelerini söylemiştim.
Kızımsa bütün bunları bildiklerini ve yollarından şaşmayacaklarını söyleyerek, Ali Samet'in bu konuda duyarlı olduğunu ve hep dünyadaki bütün sorunları medeniyetin çözeceğini söylediğini ifade etmişti.
"Sen Ali Samet'e güvenmiyorsun ama o öyle biri değil, kendin göreceksin. Bir bilsen ne kadar karlı teklifleri geri çevirdiğini" diye ağzından kaçırmış, sonra pişman olmuştu. Tekliflerin ne olduğunu öğrenmeye çalışsam da söylemeye ikna edememiştim.
"Ben de yanılmak istiyorum kızım, bu konuda" diyordum.
"İlk kez düşüncelerimde yanılmak istiyorum. O çocuk hakkında şüphelerimde yanılmak istiyorum."Kızım ne demek istediğimi anlamayıp saf saf bakmışı yüzüme.
Olanlardan rahatsızdım, kızımla aramda soğuk rüzgarlar esiyordu. Ona devamlı soru sormam, aramızdaki soğukluğu daha da artırmıştı. Sorduğum her soruyu hiddetle karşılıyor, işlerine karıştığımı ifade ediyor, bu yaşlıların, bu lafı beni çok üzmüştü, gençlere neden güvenmediğini anlamadığını söylüyordu.
Ben de daha fazla üstüne gitmeyerek, konuşmayı kesmiş bu konuda tek laf etmeyeceğimi bildirmiştim.
Ne kadar böyle söylesem de bir şey yapamadan duramıyordum. Sağdan soldan duyduğum haberler hiç hoş değildi. Gençlerin silahlandıkları söylentileri geliyordu kulağıma. Onların bu işe karıştıklarına inanmam imkansızdı ama yine de Ali Sametle konuşmam gerekir diye düşünüyordum.
Birkaç gün sonra kızıma
"Ali Samet'e bir şey söylemiştim,
sor bakalım cevabını öğrendi mi?" diyerek, onunla konuşmaya çalıştımsa da o sadece
"sorarım" deyip çıkıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURAYE (Tamamlandı)
Fiksi UmumSuraye Wattys 2020 Tarihi Kurgu Kategorisi kazananı. "Suraye" tarihi olayların yer aldığı sürükleyici bir hikaye. Azerbaycan halkının Sovyet döneminde yaşadıklarının akıcı bir dille anlatıldığı bu kitap okuyucunun dönemle ve halkın yaşamıyla yak...