VI

3 0 0
                                    

"Merhaba! Nasılsınız?"

Aylardır yattığı yatakta içten içe çürüyen Hasan, genç hemşirenin güçlükle oturttuğu yatağından, kendisinin "nasıl" olduğunu soran adama dikkatlice baktı. Onu daha önce hiç görmemişti. Adam; 40 yaşlarında kısa saçlı, sarışın, uzun boylu, ela gözlü oldukça bakımlı ve iyi giyimli biriydi. Kolundaki gösterişli saat ve üzerindeki gri şık giysisi ile zengin olduğu anlaşılıyordu. Üstelik yanında ve biraz arkasında duran başhekim Dr. Nevzat Bey'in ve Serpil hemşirenin hazır ol vaziyette olmasından onun oldukça etkin ve sözü geçen birisi olduğu anlaşılıyordu.

Hasan kendisine sorulan soruya usulen "iyiyim" demek istediyse de, ani bir mide bulantısını hissetti. Midesindeki sıcak ve iğrenç kokulu şey, midesinden boğazına akmak ve oradan dışarı çıkmak istiyordu. Daha önce defalarca çıktığından, midesinden yukarı çıkmak isteyen şeyin istifra olduğunu biliyordu. İstifrasını ela gözlü sevecen bakan adamın, şık elbisesinin üzerine dökmek istemedi. Bu yüzden bir yandan istifrasını yutkunarak güçlükle bastırırken, diğer yandan elini yavaşça kaldırıp, yatağın hemen yanında robot kolunun istifra tasını kendisine doğru çekti. Tas, tam önüne geldiğinde artık kendisini kontrol edemedi. Ağzından pıhtılaşmış kanla birlikte yeşil mide suyu çıktığında, odayı iğrenç ağır bir koku sardı. Öyle ki, yatağın hemen kenarında bulunan lavantaların kokusu dahi, bu ağır istifra kokusunu bastıramadı. Bu sadece istifra değildi. Adeta çürümekte olan etin kokusuydu.

Hasan, ağzını hemşirenin uzattığı peçete ile güçlükle silerken, ağzından "iyiyim" sözü çıktı.

Dr. Nevzat, hastasının kendisini zorlayan haline yanındaki iyi giyimli adama açıklama gereğini duydu.

"Efendim. Hasan Bey'e iki gündür serum vermiyoruz. Artık çorba ve besleyici sıvı gıdalar alıyor. Kısaca şirketinizden gelen xxc100 ilacını kullandığımızdan beri durumu iyiye gidiyor. Yakında normal hayatına devam edecektir," dedi.

Şık giyimli, sarışın, ela gözlü, uzun boylu adam, kendisine rapor veren Prof. Dr. Nevzat'a,

"Yaklaşık ne kadar zaman içinde normal hayatına dönebilir?"

"Efendim bu ilaç bir mucize. En fazla 6 ayda taburcu edebiliriz."

Prof. Dr. Nevzat Bey'in verdiği raporu duyan Hasan, bir anda karşısındaki adamın, gazetelerde, televizyonda gördüğü, ilaç sanayinin ünlü ismi Azmi ULUHAN olduğunu anlamıştı. Zihninden "Meşhur milyarder Azmi ULUHAN! Demek ki onun özel olarak ilgilendiği bir hastayım. Öyleyse, yan odada benim gibi hasta olup da ölümden dönerek iyileşen Aysel Hanım'dan duyduklarım doğru. Dedikleri gibi, Aysel Hanım nasıl amansız illet hastalıktan kurtulup neşe

içinde hayat dolu olduysa, belki ben de kurtulabilirim. Aylardır çektiğim ıstıraptan kurtulmak için ölüme sığındığım, ölmek için Allah'a yalvardığım günler ve geceler sona erebilir" diye düşünce geçti. Bu düşünceyle birlikte gelen, ağlama duygusunu bastıramadı. Bu ağlama duygusu üzüntüden kaynaklanan bir duygu değildi. Aksine beklenmedik bir anda, gelen "müjdeli haberden" kaynaklanan yaşama sevinci duygusu idi. Hafifçe yanağına doğru akan gözyaşını silerken, kurtarıcına minnet duygusuyla baktı. Konuşmakla ağlamak arasında bir sesle kurtarıcısına dua etmek için tüm gücünü kullandı. İçinde hâlâ devam eden istifra duygusunu bastırarak, belli belirsiz bir sesle,

"Allah sizden razı olsun Azmi Bey. Allah ne muradın varsa sana misliyle versin," dedi.

Beklemediği bir anda gelen yaşama müjdesi nedeniyle, zavallı adam gitmiş başka biri gelmişti. Tüm enerjisini kendisine dua etmek için harcamaya çalışmasını izleyen Azmi, babacan bir tavırla Hasan'ın omzundan hafifçe tutarak:

POTANSİYELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin