XXII

2 0 0
                                    

Mustafa karşıdaki dev ekrana baktı. Ekranda yan yana birçok gazetenin sayfaları görülüyordu. El hareketi yaptığında harekete duyarlı dev ekrandaki, gazete resimlerinden biri ön plana çıktı. İngilizce yazan bir gazetenin ekonomi sayfasında yer alan bir makaleydi. Şöyle bir göz gezdirdikten sonra diğer gazete görüntülerinin ekonomi makalelerine de baktı. Hemen hemen hepsi borsa hisselerinde yapay yükselme ve dalgalanmalardan bahsediyordu. Biraz önde sağ tarafta, kendisi gibi gazete makalelerini dev ekranda izleyen uzun boylu, hafif taslak yüzlü beyaz tenli 25 yaşlarındaki çalışan, Erol'a seslendi,

"George ARROW'un yazıları etkisini göstermeye başlamış, Bütün Amerikan gazetelerinde var," dedi. Erol,

"Bu makaleyi Japon ekonomistlerin sosyal medya hesaplarında paylaştırayım mı?"

Mustafa,

"Tamam. İngiliz, Türk ve Arjantin televizyonlarında, ayrıca sosyal medyada da paylaşıldığını görmek istiyorum," dedi. Sonra da solundaki masada duran uzun boylu, oldukça kilolu 40 yaşlarındaki keçi sakallı adamına dönerek,

"Naci sende durum nasıl?" diye sordu.

Naci, önündeki masanın üzerinde bulunan büyükçe monitörden gözlerini ayırmadan,

"Amerikan borsasında azar azar ve yükselen alım satım yapıyoruz. Bu trendi özellikle Silikon Vadisi şirketlerinin hisseleriyle makine üreten firmaların hisselerinde devam ettiriyoruz," dedi.

Mustafa dev ekrana yönelik, parmağı ile işaret ettiği, dev ekranın altındaki küçük ekranlardan birini büyütüp, tüm ekranı kaplamasını sağladı. Yeni görüntü Naci'nin önündeki monitördeki görüntüydü ve yüzlerce toplu iğne başı gibi küçük yanıp sönen renkli küçük noktalardan oluşuyordu. Aynı renk öbekler oluşturmuş, her biri diğerinden bağımsız yanıp sönüyordu. Mustafa bir orkestra şefi gibi el hareketleri yaparak rastgele birkaç noktanın büyümesini sağladı. Her büyüyen nokta, bir bilgisayarın borsayı takip eden ekranından başka bir şey değildi. Aynı anda açılan 7 bilgisayar ekran görüntüsüne bakarak, ekrandaki hisse alım satımlarına baktı. Dönüp Naci'ye bakarak,

"Dikkatli ol. Asena'nın brokırların bilgisayarına gönderdiği sahte verileri ve o anki brokırın tepkilerini izle. Beklenmedik alım satım yaptıklarında da, bana haber ver. Çünkü bu saatten sonra bilgisayarlara gönderdikleri sahte grafiklerin, sahte alım satımların, fark edilmesini istemiyorum. Bu arada Forex piyasasında da ben başla demeden harekete geçme," diye uyardı. Naci, "Peki," anlamında başını hafifçe salladı.

Mustafa, dev ekrana karşı tekrar orkestra şefi gibi hareketler yaptıktan sonra bu kez, ekranda bir sürü haber veren televizyon ekranları doldurdu. Birkaç dakika televizyon spikerlerini ve televizyonların hemen altından geçen bant haberlerine baktıktan sonra masasının üzerinde duran bardaktaki soğumuş çayı içti. Her şey normal gözüküyordu. Rahatlamış vaziyette koltuğuna yaslandı. "Kızım," dedi. "Kızım" sözü Mustafa'nın Asena adlı süper bilgisayara hitap şekliydi ve dev bilgisayar bunu emir şifresi gibi algılıyordu. Nitekim Mustafa "Kızım," dediğinde dev ekranın alt kısmındaki televizyon görüntüleri hariç kalan üst kısmında 16-17 yaşlarında kız çocuğunun animasyon görüntüsü çıktı. Mavi gökyüzünün olduğu, uçsuz bucaksız çayırların ortasındaki dev bir ağacın gölgesinde kendisine bakıyordu. Mustafa'yı görüyormuş gibi bakan bu kız, Asena'nın ekran üzerindeki yapay görüntüsüydü.

Mustafa, ekranda ki küçük kıza bakarak,

"Asena! Şimdiye kadar telefon ve sosyal medyada, yaptığın taramalardaki 'borsa, Forex, grafik, hisse, senedi, görüntüler, dijital para, ethereum, bitcoin, sahte' kelimelerine 'bilgisayar ve Asena' kelimelerini de ekle. Taranan konuşma veya yazışma metinleri içinde 'sahte' kelimesi birden fazla geçerse, konuşmanın tam metnini yazılı olarak büyük ekranda göster," dedi.

POTANSİYELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin