XXXV

1 0 0
                                    

Adnan, 10 dakika sonra başlayacak toplantıya, kurulmuş bir zemberek gibi giderken, Caner de Nergis'le, kendi dairesinin salon duvardaki yaklaşık 150 cm genişliğindeki büyük ekran ile görüşüyordu. Ekranın tamamına yakın bir kısmını Nergisin yüzü doldururken, ekranın hemen sağ alt köşesindeki yaklaşık bir karış büyüklüğündeki bölümde, Caner'in sıfatı görünüyordu.

Ekrandaki görüntüde Nergis'in, ela gözlerindeki hayat dolu bakışları gitmiş, hüzün yerleşmişti. Durgun bir ses ifadesiyle Caner'e,

"Seni çok özledim."

"Ben de seni çok özledim."

"Annemi, arkadaşlarımı, hatta fabrikada çalışırken üzerime sinen ve çıkması için de evde saatlerce banyoda kalmak zorunda kaldığım şeker kokusunu dahi özledim."

"Çok üzgünüm."

"Ne için?"

"Sana bunları yaşattığım için."

"Sen üzülme! Bu benim tercihim."

"Ben meraklı ve evhamlı olmasaydım, bu başına gelmezdi."

"Biliyor musun, seni otel odasından aradıktan sonra, kızlar bana ne dediler?"

"Ne dediler?"

"Caner Abi'ye çok yakın değilsen gitme, üzülürsün," dediler. O anda içimde bir boşluk doğdu. Seni bir daha görememe ihtimali yüreğime gelip oturdu. O duyguyu kelimelere dökmenin imkânı yok. Dayanılacak gibi değildi. Bütün bir hayatımı içimdeki o boşlukla, yüreğimdeki sensiz kalma korkusuyla geçiremezdim. Kararımı tam o zaman verdim. Ben seninle tanıştığım için asla pişman olmadım. Olmam da"

Nergis, sanki bahsettiği o anı tekrar yaşıyor gibiydi. Bir an durakladı. Sonra Caner'in üzgün olduğunu kendi ekranından görmüş olmalı ki, daha fazla üzülmemesi için zoraki olarak gülümseyerek,

"Neyse bunları konuşmayalım. Sen böyle konuştuğuma bakma lütfen. Gördüğün üzere ben iyiyim. Sen bu gün neler yaptın?"

Caner de, Nergis'in daha fazla üzülmemesi için konuyu değişircesine,

"Bu gün öğlen üzeri lavabodayken yanıma Mustafa Bey geldi. Baya iyi konuştuk. Sanırım burada güvenebileceğim tek insan."

"Mustafa Bey? Asena'yı yapan adam mı?"

"Evet. Öyle de denebilir."

"Demek halden anlayan başka insanlar da varmış. Başka neler yaptın? Hadi anlat."

"Çalışma sırasında Hindistan'da bir şirket dikkatimizi çekti. Yapay zekâya kişilik kazandırmak gibi bir projeleri vardı."

"Ne işe yarayacakmış ki?"

"Kişilik demek, davranış modeli demektir. Yani halen kullanılan yapay zekânın, insan zekâsına bir adım daha yaklaştırılması gibi bir şey."

Nergis'in yüzü birden aydınlandı. Gülümseyerek,

"Bundan sonra bilgisayarları karakterlerine göre mi tarif edeceğiz? İyi bilgisayar kötü bilgisayar, kıskanç bilgisayar gibi mi olacak?" diye espri yaptı. Caner de karşılık vererek,

"Deli bilgisayar, çılgın bilgisayar," dedikten sonra bir saniye durup kendisini ima edercesine "Sevdalı bilgisayar," sözü dudaklarından döküldü.

Caner'in "sevdalı" sözü Nergis'in ela gözlerine tekrar hüznünün yerleşmesine neden olurken, Asena çukurundan Caner'le çıkıp birlikte bir hayat kurup kuramayacakları endişesi gelip tüm ruhunu sardı.

POTANSİYELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin