XXXI

1 0 0
                                    

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Rahatlamış ve derin bir uykudan uyanmış gibiydi. Ancak gözünü açmak istediyse de açamadı. Uzaktan sesler duyuyordu. Sonunda seslerden birini tanıdı. Biri Caner'in sesiydi. Biraz kulak kabartınca, diğeri sesi de tanıdı. O da Dr. Nevzat Bey'in sesiydi.

Caner,

"Doktor Bey. Hâlâ kendisine gelmedi. Kötü bir şey olmasın?"

"Endişelenmeyin. Durumu gayet iyi! Ağır travma geçirmiş. Sakinleştirici verdik... Birazdan kendisine gelir."

"Yapabileceğim bir şey var mı?"

"Yanında bulunun. Birkaç gün içinde bir şeyi kalmaz."

"Dalga geçmeyin doktor bey. Günde birkaç saat uyku dışında hep çalışıyoruz. Biliyorsun operasyon başladı başlayacak. Sona erene kadar da hiçbirimiz işimizin başından ayrılamayız."

"Sende haklısın. Ama sen sordun. Ben de neler yapılması gerektiğini söyledim. Biz de sizin gibi dur durak demeden çalışıyoruz. Üstelik bu da yetmiyormuş gibi bir de Asena'yı zihinle kontrol etme isimli projeyi tekrar gündeme aldık."

"Ne demek şimdi bu?"

"Geçen gün Azmi Bey söyledi."

"Ne söyledi?"

"İnsan beynine çip takılıp, zihin yoluyla bilgisayarlarla iletişim kurulmasını sağlayan projeyi aktif hale getirin dedi"

"Şaka yapmıyorsunuz değil mi?

"Beni bulaştırmayın da ne yaparsanız yapın!"

"Şimdilik seninle bir işimiz yok. Ama bu ileride seninle işimizin olmayacağı anlamına gelmez!"

"..."

Nergis konuşmaları daha fazla dinlemek istediyse de kendinden geçip uykuya daldı. Ancak ertesi gün uyanabildi.

Bulunduğu yer Asena'nın klinik odasıydı. Yanında ise kimse yoktu. Yattığı yerden etrafına bakınırken kapı açıldı. İçeriye Serpil hemşire girmişti. Aydınlanmış yüzüyle, Nergis'in parmağına ve bilekliklerine takılı kabloları çıkarırken,

"Günaydın. Nasıl, biraz dinlenebildiniz mi?" dedi.

Nergis, evet anlamında hafifçe başını sallayıp,

"Hıı hıı," diye cevap verdi.

Hemşire yan tarafta bulunan yatağın üzerindeki yastıkları alıp, Nergis'in başucuna tekrar geldi.

"Güzel. Şimdi biraz doğrulun da sırtınıza şu yastıkları koyayım!"

"Teşekkür ederim."

Yerinden doğrulan Nergis'in yaslanması için beline yastığı koydu.

"Bir çeşit depresyon geçirmişsiniz. Dr. Bey psikolojik ilaçların hastayı daha fazla hasta ettiği inancında olduğundan, size ilaç vermedi. Ama yine de, şimdi eskisinden daha iyisiniz. Ha bu arada Caner Bey kapıda! İçeri gelsin mi?"

"Lütfen. Gelsin!"

Serpil hemşire seri bir şekilde odadaki işlerini bitirip kapıdan çıkar çıkmaz, içeriye Caner girdi. Gözlerinde ışıltı vardı.

"Geçmiş olsun."

Nergis biraz mutlu biraz da mahcup,

"Teşekkür ederim" dedi.

"Beni çok korkuttun. Allah'ıma şükürler olsun seni iyi görüyorum."

"Şimdi iyiyim."

"Anlatabilir misin? Ne oldu?"

Nergis, hemen yaşadığı olayı hatırladı. Yüzüne tekrar endişe ve korku hâkim oldu. "Ne olur buradan hemen gidelim!" dedi.

Caner,

"Merak etme. Her şey yoluna girecek. Tabii buradan gideceğiz. Şimdi bana neler olduğunu anlatırsan ben de ona göre çözüm üretirim."

Nergis,

"Azmi Bey'in arkadaşı mı eşi mi bilmiyorum. Aysel Hanım geldi. Dediğine göre Azmi Bey'in sana olan öfkesi geçmemiş. Sana bir kötülük yapmasınlar diye sana gelmek istedim. Bulamayınca da kendimi kaybetmişim."

Caner,

"Çok üzgünüm. Dinlenme saatim gelmişti. Odama girer girmez kafamı kurcalayan bir sorun nedeniyle Asena'nın devrelerinin olduğu kata inmiştim. Bundan sonra sana daha çok vakit ayıracağım."

Nergis,

"Hayır. Hayır. Sen işlerini bir an önce bitir," dedikten sonra, sesi titreyerek "Ben beklerim," dedi.

Nergis'in titreyen sesini Caner de fark etmişti. Yüreğinin dağlandığını hissetti. Nergis'e, bir babanın hasta evladına sarılır gibi sarılarak, duygu dolu bir sesle,

"Sana bir şey olursa hiç acımadan bu dünyayı yakar, sonra da senin mutlu olacağın yeni bir dünya yaparım," dedi.

Caner'in bu iddialı sözü, gelecek günlerin habercisi gibiydi. 

POTANSİYELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin