Umay

63.2K 3.4K 337
                                    


Her sabah kendime gelir gelmez ilk yaptığım şeyi yapıp telefondan bir müzik açtım ve yatağımı toparlayıp mutfağa geçtim. Kendime basit bir kahvaltı hazırlayıp yedikten sonra oyalanmadan tekrar odaya geçtim ve istemesem de üzerimde ki pijamaları çıkarıp yatağın üzerine bıraktım. Dolaba kısa bir göz attıktan sonra siyah dar pantolonu baçaklarımdan geçirip üzerine siyah askılı sporcu atleti giydim ve onun üzerine de yakaları düşük bol beyaz bir badi geçirdim.

Dört bir yana dağılmış çakma sarı saçlarımı tokdan kurtarıp hızlıca taradım ve tekrar tepemde salaş bir topuz yaptım. Akşam zaten yeterince makyaj yapacağım yüzüme sadece bir krem sürüp, ufak tefek aksesuarlarımı da taktıktan sonra aynada ki yansımama son bir bakış atıp odadan çıktım. Girişte ki çantamı alıp, ayakkabılarımı da ayağıma geçirdikten sonra evden çıkıp kapıyı çektim ve iki kez kilitledim.

Apartmandan çıkıp mahallenin gürültüsüne karışırken dudaklarımın arasına bir şarkı sıkıştırmıştım bile. Ezbere bildiğim yolları adımlarken çantamın köşesine sıkıştırdığım kulaklığımı çıkarıp çözmeye çalıştım.

"Kız zilli ne o artık bizi görmüyor musun yoksa?" Sultan teyzenin sesi ile bakışlarımı elimde ki kulaklıktan ayırıp biraz ileri de ki evin kapısında oturmuş kadınlara doğru gülerek ilerledim.

"Ayıpsın Sultan abla ya. Şu kulaklık belası ile uğraşıyordum görmemişim."

"Nereye kız bu saatte?"

"Meyhaneye ablam nereye olacak?"

"Erken değil mi? " saçları kızıla boyalı Afet ablaya dönerken yüzümü buruşturup, " İş be ablam işte sabah mesaj atmışlar erken gel diye. " diyerek söylendim.

"Kız ben sana diyorum bırak şu işi gel seni helal süt emmiş biri ile evlendireyim."

"Yok be Sultan abla. Benim durumları biliyon, olmaz yani şuan evlilik falan."

"Aman be kızım sanki dünya derdini yüklenmeye gelmişsin bu dünyaya sende yeminlen."

"Hayat be ablam, herkese adil davranmıyor işte."

"Aman be Sultan kızın içini karartma sabah sabah da sus bir dedikodu var mı onu sorayım. "

Dudaklarımın arasından bir kahkaha çıkarken mahallenin dedikoducusu Nurten ablaya baktım. " Yok be ablam. İşten eve zaten neyin dedikodusu olacak bende. Dedikodu varsa sizde vardır."

"He işte onu doğru söyledin kız. Bizde ne dedikodular birikti senin haberin yok. "

"Hadi canım. Neymiş?"

"Kız Alev, şu aşağı sokakta ki kız vardı ya hani kara kuru, çirkin kız o kocaya kaçmış ya. Hayır bilmem ki onu kim almış. "

"Ablam valla bu haberleri alacağım ama yarın olur mu? Yarın evdeyim. Size kek yaparım haberleri verirsiniz bana."

"Tamam olur olur. Hem rahat rahat anlatırım bende. "

"Tamamdır öyleyse ben kaçar hanımlar."

"Hadi Allah'a emanet kız. Dikkat et kendine." Arkamdan bağıran kadınlara dönüp bir el selamı daha verdikten sonra zor bela çözdüğüm kulaklığı kulağıma geçirip telefondan bir müzik açtım ve hızlı adımlarla otobüs durağına yöneldim.

Sıcaktan alnımda biriken terleri elimin tersi ile silerken, durakta duran otobüse doğru ilerleyip bindim. Yine her zaman ki gibi bir insan sürüsünün içinde sıkışıp kaldığım ve ter kokuları ile mücadele ettiğim dakikalardan sonra ineceğim durağa gelmiş olmanın sevinci ile kendimi hızla otobüsten atıp adımlarımı meyhaneye yönelttim.

UMAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin