Bölüm ithafı; pinaristan12
"Turan sakin ol lütfen tamam mı?"
"Tamam dedim ya kızım. Sakinim hem ben" diyen adama bakarken başımı olumsuzca iki yana salladım. Kesinlikle sakin değildi. Hatta sakin kelimesiyle uzaktan yakından alakası bile yoktu.
Hastaneden çıktıktan sonra eşyalarımı almak için otele uğramıştık ve Turan yol boyunca otel sahiplerine söylenip duruyordu. Tabiri caizse sinirden patlayacak durumdaydı. Şimdi yanımda ki adamla beraber personel odasına doğru ilerlerken ona dönüp bir bakış daha attım. O güzel yüzünde kaşları yine derince çatılmıştı. Turan ve çatık kaşları...
"Sen bekle beni burada hem üzerimi değiştireyim hem de eşyalarımı alıp geleyim" dedikten sonra Turan'ı odanın önünde bırakıp hızla içeri girdim ve hemen üzerimi değiştirip eşyalarımı toparlamaya başlamıştım ki dışardan gelen gürültüler ile hızlıca çantamı alıp odadan çıktım. Çıkar çıkmaz Turan'ın öfkeyle Vedat Bey'in üzerine yürüdüğünü ve iki tane personel tarafından tutulduğunu gördüm ama gözlerinden öfke taşıyordu. O an şansıma lanet ettim. Bu Vedat olacak adam kim bilir yine ne saçmalamıştı ki benim Yüzbaşım kırmızı görmüş boğa gibi olmuştu.
"Turan" derken hemen yanına gidip onun önüne geçtim. "Sakin ol"
"Kenara çekil Umay"
"Turan"
"Dava edeceğim lan bu oteli. Hem bozuk yemekler veriyorsunuz çalışanlara birde geçmiş karşıma yağ gibi üste çıkıyorsun!" bana aldırmadan karşısında ki adama bağırmaya devam eden Turan ile anladım ki burada ki işimden kovulacaktım.
"Bizim yemeklerimizden zehirlendiği belli değil. Bunu ispat edebilecek misiniz?" diyen Vedat Bey'e şaşkınlıkla baktım. Manyak adam!
"Kes lan sesini! Çalışanınız sizin yüzünüzden hastalanıyor hala geçmiş karşıma konuşuyorsun" Turan öfkeyle kollarını tutan adamlardan kurtulduğunda ellerimi kaldırıp göğsüne koydum ve bana bakmasını sağladım. "Boş ver" diye mırıldandım. Ama onun gözlerinde ki bakıştan bunu kesinlikle boş vermeyeceği ortadaydı.
"Ne boş vermesi! Davacı olacağız buradan" dediğin de derin bir nefes aldım. Sadece çekip gitsek olmuyor muydu? Birde dava işleri ilgilenmek şuan isteyeceğim son şey bile değildi.
"Umay Hanım hem hastalanıp işinizi yarıda bırakıyorsunuz hem de bundan oteli sorumlu tutuyorsunuz. Birde gelip olay çıkartıyorsunuz. Bence ertesi gün işe gelmeyin siz" duyduğum sözlerle hızla başımı çevirip Vedat Bey'e baktım. Ne diyordu bu adam?
"Ben burada yediğim yemek yüzünden rahatsızlandım Vedat Bey" diye öfkeyle konuştuğum da Turan'ın ettiği küfrü işittim.
"Nedense sadece siz rahatsızlandınız. Bünyeniz hassas ise bu bizim problemimiz değil" dediğin de Turan sıktığı yumruğunu kaldırıp adama doğru atılmıştı ki hemen önüne geçtim. Üzerinde hala üniformaları vardı ve böyle bir adam yüzünden bir sorun yaşamasını istemiyordum.
"Sen hala konuşuyor musun lan!"
"Turan gidelim bence" derken koluna girdim ve ona baktım. Öfkeyle sıktığı dişlerinin arasından bir şeyler mırıldanırken beni kolunun altına alıp birkaç adım atmıştı ki Vedat Bey'in sesi ile tekrar ona döndük.
"İşinize son verildi Umay Hanım. Çalıştığınız günlerin ücreti hesabınıza yatacaktır"
"Hala işinize son verildi diyor ya! Dava edeceğim burayı o zaman konuşmaya devam edersin" dedikten sonra Turan beni hızlıca oradan çıkardı ama arabaya binip yola çıkmamıza rağmen hala öfkesi dinmemişti bunu direksiyonu tutan ellerinden bile anlayabiliyordum ve sessizce onun yatışmasını bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romantizm"İzliyoruz " derken sesinde garip bir dalgınlık oluşmuştu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirirken kemerimi çıkardım ve son kez ona baktım. "Gidiyorum" derken direksiyonda ki elini kaldırıp yüzüme koydu ve sabah evden çıkmadan önce yenilediğim ban...