Meyhaneye geleli iki saat olmuştu ama ne gelen vardı ne giden Neco'yu da ortalıkta görememiş öylece boş boş etrafta dolanıyordum. En sonun da soluğu tekrar sahnede aldım. Köşede duran sazı elime alıp sandalyelerden birine oturduğum da sazı pek bilmesem de ezbere bildiğim türkünün notalarını çalmaya başladım.
Seyyah oldum gezdim gurbet elleri
Kar etti canıma yeter ayrılık
Anlatayım başa gelen halleri
Ölümden çok çektim beter ayrılık
Birkaç çalışan dışında boş olan mekanda kendi kendime söylerken uzun zaman sonra türkü söylerken kendimi çok iyi hissettiğimi fark ettim. Onlarca insana söyleyip aldığım alkışlar yerine koca bir sessizliğe söylemek daha güzel hissettirmişti nedense.
Ölüm ile ayrılığı tartmışlar
Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık
Hafiften kapalı, yerde ki bakışlarım duyduğum ayak sesleri ile sahnenin biraz ötesine çevrilirken dün ki adamla göz göze geldim. Gökte aradığını yerde bulmak dedikleri bu olsa gerek. Adam resmen ayaklarıma gelmişti. Sazın üzerinde hareket eden parmaklarım dururken söylemeyi de yarıda kesmiştim.
Adamın üzerimde ki dikkatli bakışları ile sazı kenara bırakıp oturduğum yerden kalkarken söyledikleri ile dudaklarıma bir tebessüm yerleştirdim.
"Söylemeye devam etseydiniz. Her zaman böyle güzel bir ses duymuyorum "
"Siz kimsiniz? " derken sahneden inip yanına gittim. Bana uzattığı eline kısa bir bakış atıp elimi uzatırken elimi alıp dudaklarına götürmesi ile yüzümü buruşturmamak için kendimi tuttum.
"Tuncel Kara, sizde Alev olmalısınız. "
"Evet " derken elimi ondan kurtarmayı başarıp arkaya attım ve üzerime sildim. Rahatsız olmuştum. Adam her hareketi ile pislik olduğunu belli ediyordu. Zaten Yavuz da birçok sabıkası olduğunu söylememiş miydi?
"Çok güzel sesiniz var. İnsanın dinledikçe dinleyesi geliyor."
"Ya çok sağ olun. "
"Şöyle oturalım mı? Aslında ben patronunuz ile görüşmek için gelmiştim ama kendisi henüz gelmediğine göre sizle sohbet etmemde bir sakınca yoktur herhalde "
"Yok " derken masaya doğru ilerleyen adamın arkasından yüzümü buruşturup peşinden gittim ve karşısına oturdum.
"Patronla ne işiniz vardı? Kusura bakmayın biraz meraklıyımdır da "
"Sıkıcı erkek işleri, sizin gibi güzel bir bayanın canını böyle şeylerle sıkmak istemem. "
Kendimi gülmeye zorlarken karşımda ki adamın tam bir salak olduğunu düşünüyordum. Ya da bir kadın düşkünüydü.
Şakadan gülerken, " Mekana mı ortak olacaksınız yoksa? " diye dalgasına sordum. Karşımda ki adam bir kahkaha atarken,
"Ben daha büyük işlerle uğraşıyorum Alev "
"Büyük işler?"
"İthalat ihracat gibi düşün. "
"Anladım. Şirketiniz falan mı var? "
"Benim değil de patronumun var. "
"Adı ne? Tanıdık bir şirket mi?" derken sanki öylesine sormuşum gibi bir izlenim yaratmaya çalışıp gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Romans"İzliyoruz " derken sesinde garip bir dalgınlık oluşmuştu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirirken kemerimi çıkardım ve son kez ona baktım. "Gidiyorum" derken direksiyonda ki elini kaldırıp yüzüme koydu ve sabah evden çıkmadan önce yenilediğim ban...